Nihat Durmuş

Tarih: 11.10.2025 20:15

HALK SADAKA DEĞİL, HAKKINI İSTİYOR

Facebook Twitter Linked-in

İktidar hâlâ “büyüme” rakamlarıyla övünüyor ama sokakta o büyümeyi hisseden kimse yok.
Ekonomi çökmüş durumda. Asgari ücretli ay sonunu getiremiyor, emekli torununa harçlık veremiyor, gençler iş bulamıyor. Buna rağmen iktidar, rakamlarla algı yönetimi yaparak ülkeyi ayakta gösterme çabasında. Gerçek tablo, çarşıda, pazarda, kira kontratında ve mutfakta yazıyor: Halk geçinemiyor.

Sağlık sistemi çökme noktasında.
Randevu almak imkânsız, hastanelerde sıra bitmiyor, özel sağlık kurumları vatandaşa fahiş faturalar çıkarıyor. Artık “paran varsa yaşarsın” düzeni geçerli. Bu, sosyal devletin çöküşüdür.

Eğitim de aynı durumda.
Aileler okul masraflarını karşılayamıyor, öğretmenler geçinemiyor, öğrenciler umutsuz. Üniversite mezunu işsizler ordusu her geçen gün büyüyor. Eğitim, bu ülkenin eşitlik umudu olmaktan çıktı; sınıfsal uçurumun derinleştiği bir alana dönüştü.

Adalet ise en ağır yara.
Yargı, iktidarın kontrolünde.
Yandaşlar korunuyor, muhalifler cezalandırılıyor.
Hukuk artık hakkı değil, gücü koruyor.
Bir ülkenin adaleti tarafsızlığını kaybederse, o ülke sadece ekonomisini değil, toplumsal barışını da kaybeder.

İktidar, 22 yıldır ülkeyi yönetiyor ama ülke yönetilmiyor; sürükleniyor.
Bugün halkın yaşadığı sorunların hiçbiri dış güçlerle açıklanamaz.
Bu kriz, kötü yönetimin, yolsuzluğun ve liyakatsizliğin sonucudur.
Sistem, rantla dönüyor; adalet değil, çıkar belirleyici hale gelmiş durumda.

Ama muhalefet de masum değil.
CHP, eline geçen her fırsatta halkın umudunu büyütmek yerine, iç çekişmelerle oyalandı.
Halk artık eleştiri değil, çözüm görmek istiyor.
CHP bu dönemi doğru yönetemezse, sadece bir seçimi değil, Türkiye’nin son demokratik umudunu kaybettirir.

Türkiye’nin sorunu sadece para değil.
Asıl mesele, adalet, vicdan ve güven eksikliğidir.
Ekonomi düzelir, ama güven kaybolduğunda hiçbir reform işe yaramaz.
Bugün halk sadaka değil, hakkını istiyor. Emeğinin karşılığını, adil vergiyi, güvenli geleceği talep ediyor.

İktidar, bu çığlığı duymuyor. Muhalefet ise duysa da yeterince sahiplenmiyor.
Sonuçta ortaya çıkan tablo şu: Yorgun bir halk, sessiz bir muhalefet ve kendi gerçeğini inkâr eden bir iktidar.

Bana Göre;
Bu ülkenin en büyük açığı artık para değil, adalet, vicdan ve güven.
Bunlar geri gelmedikçe hiçbir ekonomi politikası, hiçbir zam, hiçbir söylem bu çöküşü durduramaz.
Ve unutmayalım: Bir ülke önce cebinden değil, vicdanından iflas eder.
Eğer bizler toplum olarak hâlâ susuyorsak, o sessizlik değişimi değil, çöküşü büyütür.
Türkiye’nin önünde hâlâ bir şans var; ama bu kez doğru kullanılmazsa, bir daha geri dönüşü olmayabilir.

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —