Fikri SAĞLAR


Cumhuriyet kazanımları ve bugünün kayıpları

Günlerdir, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e yapılan vahşi saldırı nedeniyle ülke çalkalanıyor. Çok değil birkaç gün önce partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AKP grup toplantısında,


“Biri de kalkmış bu perişan hali ile Cumhurbaşkanı adaylığı peşinde koşmaya başlamış. Ondan önceki de çalmadık kapı bırakmamıştı. Ama sonuç ortada, Cumhurbaşkanı olacaktı şimdi tarih oldu. Kapısını çalan yok. Bunun nefesi 2028’e kadar yetecek mi izleyip göreceğiz. Bakalım cumhurbaşkanlığı hevesinde daha kaç CHP’li telef olup gidecek.”

Sözleri, Türkiye’de siyaset üslup ve etiğinin hangi düzeye indiğini yakından görmemizi sağladı.

∗∗∗

Siyaset tehdit dilini kullanır, hedef gösterir hale gelirse, orada toplumsal tartışma çatışmaya evrilir. Siyasetin dili yumuşak, uzlaştırıcı ve sağduyulu olmalıdır.

İktidar uzun zamandır kullandığı kin ve nefret üreten bu dili, kullanmaktan vazgeçmelidir. Çünkü iç kargaşa, kimseye fayda sağlamaz.  Aksine öncelikle, siyaset erbabını ve siyasi partileri yok eder. Demokrasi, uzlaşmayı gerçekleştirir ve herkesin eşit haklara sahip olmasını sağlar.

Demokrasi, saygı ve barışı güçlendiren, kendini ifade etmekten korkmayan yurttaşların hak, özgürlüklerini güvenceye alan ve adaletin oluşmasını sağlayan tek düzendir. Telef sözcüğünün edilmesini hemen arkasından CHP Genel Başkanı Özel, iki oğlunu katleden bu nedenle müebbet hapis cezası alan ancak, AKP’nin hukuk düzenlemeleriyle salıverilen katil Selçuk Tengioğlu’nun saldırısına uğradı. Dikkatle incelendiğinde bu saldırının önceden planlandığı ve gerekli yardımları da aldığı anlaşılıyor.

∗∗∗

Saldırganın verdiği ifadelerde, kullanışlı bir tetikçi olmaya kendini hazırlamış görünüyor. Psikolojisi, ahde vefaya hazır olan bir kişilik oluşturuyor.

Yıllar önce verdiği sokak röportajında “Derin Devleti” kutsuyor, varlığının insanları terbiye edeceğini söylüyor. Aslında geriye doğru bazı olayları anımsarsanız, tetikçi faillerin aynı jargonu kullandıklarını, olay öncesi aynı hazırlıkları yaptıklarını, eylem sonrası ifadelerinde de aşağı yukarı aynı kelimelerle olayı anlattıklarını görebilirsiniz.

∗∗∗

Fail anlatısında, Hrant Dink’in azmettiricisi Yasin Hayal’den bahsederek, “derin devletin görevlendirmesiyle birini öldürteceği ve böylece ün kazanacağını” söylemesi, aslında içindeki gerçek duygularının dışa vurumu olarak değerlendirilmeli. Nitekim İBB’ye gidip Ekrem İmamoğlu’na suikast yapılacağı ihbarını yapması, ihbar sonrasında ifadesini alan polislerin “GBT kontrollerinde herhangi bir olumsuzluğa rastlanmamıştır.” Raporu tutulması, ancak daha sonra sabıkası ve aldığı cezanın açığa çıkması, kanımca uydurulmuş bir hikaye olamaz.

Bu psikolojide  olan bir kişinin “eylem faili olarak kendi olduğu intibaını“ veriyor.

Abdi İpekçi’nin katili Mehmet Ali Ağca, “papayı öldüreceği ihbarını” çok zaman öncesinden Milliyet Gazetesinden Doğan Heper’e bir notla bildirmişti. Bugün, ülkemizde iyi şeylerinde olduğunu yazmak istiyorum. Mustafa Kemal Atatürk; “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur. Bir millet ki, sanatla uğraşmaz, itiraf etmeli ki, o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.” Diyerek sanatın önemini açıklamıştı.

Cumhuriyetin temeli olan “kültür ve sanatın” gelişmesi, yaygınlaşması ve ülkemizin sanat toplumuna ulaşması adına, 1936 yılında ANKARA DEVLET KONSERVATUARI, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifleriyle kuruldu.

12 Eylül faşist darbesine kadar dünya çapında büyük sanatçılar yetiştirdi.

1982 yılında kabul edilen yeni anayasayla “Ankara Devlet Konservatuarı” Hacettepe Üniversitesine bağlandı.

Bu önemli sanat Kurumunun misyonunu yüklenen Hacettepe Üniversitesi, yeni bir anlayışla ama misyonu ve vizyonundan kopmadan her dalda sanatçı yetiştirmeye devam etmeye çalışıyor.

Akademik kuralların sınırladığı bir ortamda sanatın özgürlükten uzaklaşma kuşkusu, “yaratı yeteneğinin” sıkıştığı bir ortama sürüklenmesine neden oluyor.

Bu durum sanatı öncülüğünü zora sokuyor.

Ancak, başta, Konservatuar Müdürü Prof. Metin Munzur ve çalışma arkadaşlarının cansiperane çabaları, sanatçı adaylarını yetiştirmesindeki boşluğu doldurmuş.

Cumhuriyetin bu kurumunun varlığını sürmesini “takdir etmek ve koşulsuz desteklemek gerekir.”

∗∗∗

Ankara Devlet Konservatuvarı 89 Yaşına bastı!

“Sanatın Kalbinde 89 Yıllık Bir başarılı bir “Yolculuk “ dile kolay.

Üniversite geleneksel hale getirdiği 50 yıllık mezuniyet kutlamasını bu 1975 mezunları için yaptı. Anıtkabir’den başlayan konser ve gösterilerle dolu görkemli bir törenle ülkemizin gözbebeği olan değerli sanatçılarımıza 50. yıl plaket törenine katıldım. Yaşadıkları heyecan ve sevince şahit oldum.

Bir yandan sanat ve sanatçıya sahip çıkan, diğer yandan kurum geçmişini geleceğe taşıyan bu düzenlemede emeği geçen komite BAŞKANI PROF. DR. ONUR ÖZMEN, AHU KÖKSAL, CENK GÜRAY ile mezunları karşılayarak yönlendiren ÖZLEM KILIÇ ve GÖZDE GÜRÜN DEMİRERİDEN ile isimlerini sayamadığım 40’a yakın öğretim üyesinden oluşan büyük bir kurulu kutlamak isterim.

∗∗∗

Talibanlara özenilen bir dönemde, çağdaş sanatı ve sanatçıyı yetiştirmeye çalışan aydın insanların da var olduğunu bilmek ve görmek doğrusu içimi ferahlattı.

Hele hele geleceğin sanatçılarının aldıkları çağdaş eğitimi izlemek, umutlarımı yükseltti ve bir Hacettepe Üniversitesi mezunu olarak göğsümü kabarttı.

İki Türkiye yaratarak ülkeyi ve yurttaşlarımızı bölen bir yaşantıyı Çağdaş Cumhuriyet’e reva görenlerin artık gitmesi gerekir. Seçimin yapılması artık şart olmuştur.

  • BIST 100

    9255,75%2,00
  • DOLAR

    38,63% -0,05
  • EURO

    43,75% 0,08
  • GRAM ALTIN

    4150,55% -0,76
  • Ç. ALTIN

    6712,91% -1,55
  • Perşembe 30.6 ° / 14 ° Güneşli
  • Cuma 31.3 ° / 15.9 ° Güneşli
  • Cumartesi 34.9 ° / 17 ° Güneşli

Hatay

08.05.2025

  • İMSAK 03:57
  • GÜNEŞ 05:28
  • ÖĞLE 12:37
  • İKİNDİ 16:23
  • AKŞAM 19:35
  • YATSI 21:01