Türkiye, Yalova’da düzenlenen ve üç polis memurunun şehit düştüğü IŞİD operasyonunun ardından sarsıcı bir yargı gerçeğiyle karşı karşıya kaldı. Terörle Mücadele ekiplerinin dün gece saatlerinde İsmetpaşa Mahallesi’nde gerçekleştirdiği operasyon sırasında etkisiz hale getirilen IŞİD üyelerinden birinin, “silahlı terör örgütü üyeliği” suçlamasından beraat ettiği ve gerekçeli kararın aynı gün kendisine tebliğ edildiği ortaya çıktı.
Yalova’da dün saat 02.15’te Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından, terör örgütü IŞİD üyelerinin kaldığı tespit edilen bir adrese operasyon düzenlendi. Eve giren polis ekiplerine uzun namlulu silahlarla ateş açıldı. IŞİD’liler, evde bulunan kadın ve çocukları canlı kalkan olarak kullandı. Çatışmanın şiddetlenmesi üzerine Bursa’dan Polis Özel Harekât timleri ile jandarma komandoları bölgeye sevk edildi.
Yaklaşık yedi saat süren operasyon, saat 09.40’ta sona erdi. Çatışma sırasında polis memurları Yasin Koçyiğit, Turgut Külünk ve İlker Pehlivan şehit düştü. Sekiz polis memuru ve bir bekçi yaralandı. Evde bulunan beş kadın ve altı çocuk sağ olarak kurtarıldı. Tamamı Türk vatandaşı olan altı IŞİD üyesi ise etkisiz hale getirildi.
Operasyonda öldürülen teröristlerden ikisinin, Yalova Emniyeti tarafından daha önce tespit edilen isimler olduğu belirlendi. Bu isimlerin Zafer Umutlu ve Haşim Sordabak olduğu öğrenildi. Güvenlik kaynakları, öldürülen tüm şüphelilerin IŞİD ile irtibatlı olduğunu ve örgütsel faaliyet yürüttüklerine dair geçmiş kayıtlara sahip olduklarını bildirdi.
Soruşturma dosyalarına yansıyan bilgilere göre, IŞİD’in “Molla Ensarullah” kod adlı yöneticisi Amer Onay’ın Türkiye’ye yönelik iki aşamalı bir yapılanma planı bulunduğu iddia edildi. Bu planın ilk aşamasında mescitler açılarak ideolojik taban oluşturulmasının, ikinci aşamada ise suikast ve silahlı eylemler gerçekleştirecek bir “cihat grubu” kurulmasının hedeflendiği öne sürüldü.
Operasyonda öldürülen IŞİD üyelerinden Zafer Umutlu hakkında ortaya çıkan yargı detayı ise kamuoyunda infial yarattı. Umutlu’nun, IŞİD-Horasan davasında yargılanan 18 sanıktan biri olduğu ve “silahlı terör örgütü üyeliği” suçlamasından beraat ettiği belirlendi.
1999 doğumlu olan ve Bitlis’in Güroymak ilçesi nüfusuna kayıtlı Zafer Umutlu’nun evinde, yargılama sürecinde yasaklı yayınlar arasında yer alan “Cihat & Şehadet” adlı kitabın bulunduğu dosyaya yansıdı. Emniyet ifadesinde, itikadi gerekçelerle Diyanet imamlarının arkasında namaz kılmadığını, cuma namazlarını Ahlak Sünnet Dergisi bürosunda kıldığını ve burada düzenlenen sohbetler ile dini derslere katıldığını anlattı.
Halktv.com.tr yazarı İsmail Saymaz, köşesinde Umutlu’nun ifadelerine ve dosya kapsamına ilişkin çarpıcı detaylara yer verdi. Saymaz’ın aktardığına göre Umutlu, telefon görüşmelerinde ve beyanlarında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın devleti İslami kurallara göre yönetmediğini savundu, bu nedenle Cumhurbaşkanını “kâfir” olarak gördüğünü söyledi. Atatürk ve laik sisteme bağlılığın “küfür” olduğunu ileri süren Umutlu’nun, polislerin ve askerlerin bu nedenle “kâfir” olduğunu iddia ettiği, askerlik yapmanın ve oy kullanmanın da “küfür” sayıldığını dile getirdiği belirtildi.
Yalova 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen IŞİD-Horasan davası, 21 Ekim 2025 tarihinde sonuçlandı. Zafer Umutlu ile birlikte 14 sanık, “silahlı terör örgütü üyeliği” suçlamasından beraat etti. Umutlu hakkında herhangi bir tutuklama kararı verilmedi.
Ancak dikkat çeken detay, gerekçeli kararın dün, yani Yalova’daki operasyonda üç polis memurunun şehit düştüğü gün, Zafer Umutlu’ya tebliğ edilmiş olması oldu. Tebligatın, Umutlu’nun adresinde bulunamaması nedeniyle kapısına asıldığı öğrenildi.
İsmail Saymaz, köşesinde bu duruma dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:
“Zafer Umutlu, Yalova 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılaması yapılan IŞİD-Horasan Davası’nın 18 sanığından biri.
1999 doğumlu.
Bitlis Güroymaklı.
Evinde ‘Cihat&Şehadet’ adlı yasaklı kitap bulundu.
Emniyette verdiği ifadesinde, itikadına uymadığı için Diyanet’in imamlarının arkasında namaz kılmadığını ifade etti. Cuma namazı kılmak için Ahlak Sünnet Dergisi bürosuna gittiğini, sohbetlere ve din derslerine katıldığını anlattı.
Umutlu, bir telefon görüşmesini açıklarken, ‘siyasi görüşlerini’ şu sözlerle savunuyor:
“Erdoğan’ın devleti İslami kurallara göre yönetmediğini, eylem ve söylemleri nedeniyle cumhurbaşkanını kafir gördüğünü, O’nun Atatürk ve laik sisteme devam etmesinin, 10 Kasım’da Anıtkabir’e gitmesinin kendisi açısından küfrün delili olduğunu, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlılık yemini eden polislerin kafir olduğunu, askerlik ve oy kullanmanın küfür olduğunu, devleti ve yöneticilerini tağut olarak gördüğünü…”
Umutlu, tutuklanmadı.
Dava 21 Ekim 2025’te bitti.
Umutlu ve 14 sanık silahlı terör örgütü üyeliğinden beraat etti.
Şu tesadüfe bakın…
Gerekçeli karar Umutlu’ya dün tebliğ edildi.
Adresinden ayrıldığı ve yeni adresi bulunamadığından evrakı kapıya asıldı.”
Yalova’daki operasyon, yalnızca bir terör saldırısını değil; istihbarat, yargı süreçleri ve kamu güvenliği arasındaki kırılgan dengeyi de yeniden tartışmaya açtı. Üç polis memurunun şehit düştüğü olayın ardından ortaya çıkan beraat ve tebligat detayı, kamuoyunda “nasıl oldu?” sorusunu beraberinde getirdi.
14037,74%0,21
42,94% 0,04
50,58% 0,08
6028,68% 0,77
9839,57% 0,00