Özgür Özel, ziyaretin ardından basın mensuplarına ilişkin açıklamalarda bulundu.CHP Kurultayı'nın iptal davasının ertelenmesini değinen Özel, "Bu duruşmalar sonuç odaklı değil, süreç odaklı duruşmalar. CHP’yi tartıştırmaya, CHP’yi karıştırmaya çalışıyorlar kendi akıllarınca" dedi.
CHP'nin tutuklu Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu'nun, CHP'li isimlerle görüşmesinin engellendiğine ilişkin haberleri doğrulayan Özel, "Demek ki hukuk savaşını kaybediyorsun, psikolojik savaş açmışsın" diye konuştu.
Yeni Şafak'ın Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile ilgili haberine işaret eden Özel, "Ben Mehmet Şimşek’in zaten kurtulmak istediğini, istifa düşündüğünü ve nereye gideceğini planladığını biliyorum. Onun gideceğine kesin gözüyle bakanlar, yerine kendilerini öneriyorlar. Yeni Şafak, damadı işaret ediyor" dedi.
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "İstanbul'dan Türkiye'ye ve yurt dışına uzanan ahtapotun kolları bir bir deşifre oluyor" sözlerine yanıt veren Özel, "Sadece kendi gördüğü bir ahtapota milleti inandırmaya çalışıyor. Yanlış bir iş. Bir şeyi bir kişi görüyorsa bunun psikolojide, psikiyatride bir adı var" ifadelerini kullandı.
Özgür Özel'in açıklamaları şöyle:
"Haftaya Anayasa Mahkemesi Başkanımızı ve iki Başkanvekilimizi ziyaret ederek başladık. Ziyaretimizde iki somut ve Türkiye açısından önemli konuyu dile getirdik. Bunlardan biri, malum Hakimler ve Savcılar Kurulu seçiminde yapılan açık Anayasa’ya aykırı usulsüzlüktü. Çok kısaca hatırlatacak olursak Anayasa diyor ki ‘Hakimleri, savcıları Hakimler ve Savcılar Kurulu’na seçerken, burada en geniş mutabakat lazım. Birinci turda yüksek bir mutabakat arıyor, üçte ikiyi arıyor. İkinci turda biraz daha düşük ama yine yüksek bir mutabakat arıyor; beş bölü üç. Olmuyorsa en yüksek oyu alan iki aday arasından kura.’ Bu kadar açık yazılmış. Komisyonda beyefendiler, birinci tur, yok; ikinci tur yine yok, kuraya geçecekken üçüncü tur yapıp, kendi 30 oylarını 15, 15 ikiye bölüp, Cumhuriyet Halk Partisi’nin 14 olan oy sayısını geçip, kuraya iki AK Partilinin tercih ettiği adayı bırakmaya çalışıyorlar. Anayasa çok net. 10 yaşında öğrencinin okuyup anlayacağı şekilde, ‘Birinci tur, ikinci tur, olmadı kura’ diyorken, bunlar üçüncü turda kendilerinden iki parti çıkarıyorlar.
Bunu komisyonda yaptıklarında komisyonu terk ettik. Meclis’te de oy kullanmadık. Bu yöntemle belirlenmiş seçime girilebilir mi? Meclis’te de Numan Bey’in başkanlığında aynen Anayasa’da yazdığı gibi uyguladılar. Yani komisyonun yaptığı Anayasa’ya aykırı, doğrusunu; birincide nitelikli çoğunluk aramak, ikincide nitelikli çoğunluk aramak ve bulunamadığında kuraya başvurmak, onu Meclis Genel Kurulu’nda uyguladı. Genel Kurul’da yapılan doğru da Genel Kurul’a getirilen adaylar Anayasa’ya ve Genel Kurul’daki uygulamaya açıkça aykırı. Anayasa’yı komisyonda ihlal edip, kendi adamlarını, kendi destekledikleri adayları kuraya sokmaya çalışıyorlar. ‘Eğer ki Meclis’te salt çoğunluğu yakaladıysan komisyonda, Anayasa’ya uymayabilirsin, adayı ikiye bölersin, yaparsın kura.’ Olacak iş değil. Bunun yürütmesinin durdurulması için 10 saat içinde başvurmuştuk. Önümüzdeki günlerde görüşülecek Anayasa Mahkemesi’nde.
İkinci husus da Anayasa Mahkemesi’yle alay eden, adeta Anayasa Mahkemesi’ne ‘Sen gözümde yoksun’ diyen anlayışa Anayasa Mahkemesi’nin bir cevap vermesi gerekiyor. Onlarca, yüzlerce örneği var da son örneği; rektör ataması. Anayasa Mahkemesi, Erdoğan’a demiş ki ‘Rektörü böyle atayamazsın.’ Anayasa’ya aykırı. Meclis’e 9 ay süre vermiş. Bu aslında maksimum süre. Mümkün olan en kısa sürede düzeltmesi lazım. 9 ayı son gününe kadar tutup, 60’ın üzerinde rektörü atayıp, istismar edip, son günde aynı yasa maddesini tekrar getiriyorlar küfür eder gibi Anayasa Mahkemesi’ne. Adeta diyorlar ki ‘Yahu düşünün, sizi ben atadım kardeşim’ diyor. ‘Benim neyi, nasıl yapacağıma siz karar veremezsiniz. Kararınıza rağmen 9 ay yaparım, 9 ay sonra aynısını getirim. Haydi 9 ay daha süre verin, gidip kumda oynayın’ diyor Anayasa Mahkemesi’ne. ‘Gözümde yoksunuz diyor.
Anayasa Mahkemesi’nin 10 yıldır kullanmadığı yürütmeyi durdurma kararı verme imkanı var. Bizim Anayasa Mahkemesi’nden talebimiz: Bizim diğer başvurularımız için taleplerimiz saklı kalmak üzere bu tip kendi kararını uygulamayan… İşte kadının soyadında yapmaya çalıştılar, büyük bir mücadeleyle geri çektirdik. Şimdi rektör atamasında yapıyor. Kendi kararını uygulamayıp, aynısını getirene… Anayasa’ya göre aynısını asla getiremez. ‘Bu tip durumlarda yürütmeyi durdurmayı ver, bak bakalım bir daha yapabiliyor mu?’ diyoruz. Biz bu iki konudaki düşüncelerimizi, hassasiyetlerimizi Anayasa Mahkemesi’nin Sayın Başkan ve Vekillerine ifade ettik, anlattık. Tabii ki onların bu konuda ne düşündükleri, ne söyledikleri kararları ile birlikte olacağız. Hakimler kararları ile konuşurlar. Bu konuda kendilerinden ne bize, ne kamuoyuna açık herhangi bir yorum, herhangi bir yaklaşım beklemiyoruz. Ama meselenin Anayasa ihlali olduğunu bir kez daha bütün kamuoyunun önünde söylüyoruz. Bu görüşlerimizi ifade ettik. Büyük bir nezaketle, kurumun kültürüne yakışır bir ev sahipliğiyle ve Sayın Başkan ve Vekillerin kişisel nezaketleriyle karşılandık, ağırlandık, uğurlandık. Kendilerine de ayrıca teşekkür ediyoruz.
KURULTAY DAVASI
Duruşmayla ilgili ilk günden beri tutumum belli. Bu duruşmalar sonuç odaklı değil, süreç odaklı duruşmalar. CHP’yi tartıştırmaya, CHP’yi karıştırmaya çalışıyorlar kendi akıllarınca. O yüzden bu işlerin sürecinden istifade ediyorlar. Bu duruşmanın sonuç verip de… Herkesin gözü önünde olmuş bir kurultay. Dünya kadar yalan. ‘Bin 200 tane cep telefonu dağıtılmış’ dendi. Hep birlikte toplanıp çıkardık. O gün de cep telefonlarımız sinyal verirken; markası, modeli, nereden alındığı belliydi. Bugün de belli. Bir tane ispat olmayan, saçma sapan konularda, üç - beş meczubun lafıyla süreç yönetiyor birileri. Yönetsinler. Ben mahkemeye, hakime, savcıya, onların tutumlarına bir şey diyecek değilim. Açıyor mahkemeyi, getiriyor, onu söylüyor, bunu söylüyor. Meczupları dinletiyorlar. Bilmem ne yapıyorlar. En sonunda hak yerini bulur. Ben bunun sonucundan endişeli değilim. Sürecinden istifade etmek isteyenler var. Onun farkındayız. ‘CHP’de karışıklık.’ E biz bir kurultay daha yaptık aynı delege ile. Geçerli oyların tamamını o delege bana verdi. Parti tarihinde ilk kez bir genel başkanın anahtar listesi delinmeden geçti. Daha ne konuşuyorlar yani. O kurultayı tartışmaya açacak platform siyasette kalmadı artık. ‘Parti içinde kargaşa varmış’ diye göstermek için yapılmış bir hamle, bir çaba boşa çıkmıştır.
Parti içinde karışıklık arayanlara, bakın Cumhuriyet, Sözcü, Nefes, BirGün, Evrensel gibi muhalefete de eşit yaklaşan, haberlerini veren gazetelerde parti içinde bir karışıklık okuyamazsınız. Parti içinde karışıklığa meraklı olanlara Yeni Şafak'ı tavsiye ediyorum, Yeni Şafak okusunlar. Bugün Yeni Şafak’ın manşetinin akşam üstünde tepinsinler. CHP’de bir karışıklık yok. Geçerli oyların hepsini alan bir genel başkan var. Mehmet Şimşek’e önce satır aralarında, sonra sütun sütun, bugün Mehmet Şimşek’e odunla vurmuşlar. Odunla vurmuşlar, daha ne yapacak? Yeni Şafak kimin? Yeni Şafak’ın desteği Sayın damada. Damat Yeni Şafak eliyle, hem de laf maf sokarak kafasına kafasına vuruyor Mehmet Şimşek’in ve politikalarının. Ondan parti içi karışıklığa meraklı olanlar için CHP eski cazip halini kaybetti. AKP’yi tavsiye ederim. Bunları Yeni Şafak’tan takip edin, ben öyle yapıyorum, çok haz alıyorum.
EKREM İMAMOĞLU'NA GÖRÜŞME ENGELİ
İl Başkanımızın ve Sayın Mansur Yavaş’ın başvurularına uzun süredir cevap verilmiyor. Ayrıca orada bulunan arkadaşlarımız en son Mehmet Ali Çalışkan İzmir Buca Cezaevi’ne nakledildi. Gittiğimizde hepsini ziyaret ediyorduk. Şimdi ona mani olmak için arkadaşları her gün bir başka cezaevine dağıtıyorlar. Görüşmeyelim, konuşmayalım diye. Onların moralman çökmelerini sağlamaya çalışıyorlar. Aile ziyaretlerini, yakınlarının ziyaretlerini imkansızlaştırmaya, aralarına yüzlerce kilometre koymaya çalışıyorlar. Bir psikolojik harp yürütüyorlar. Ne gerek var. Tutukluluk bir tedbir ve istisna olması gereken bir tedbiri bir cezalandırma yöntemi olarak zaten kullanıyorsun. Ne gerek var psikolojik harbe?
Demek ki hukuk savaşını kaybediyorsun, psikolojik savaş açmışsın. Çünkü iddianame hazırlanamıyor. Başta söylenen o büyük büyük lafların hepsinin altı boş çıktı. Heybeden turp değil, bir boşluk çıktı. Bir şey çıkaramıyorlar. Attıkları her iftira çöküyor. Artık makam şoförüne, ‘Makamın sahibiyle neden telefon görüşmesi yapıyorsun her sabah?’ sorularına (geçtiler). ‘Evden alacağım. Telefon etmezse nasıl konuşacağız?’ diyor. Makam şoförü ile makam sahibinin telefon görüşmesini, Özel Kalem Müdürünün telefon bağlamasını sorar hale geldiler. Özel Kalem Müdürünün bir yıl önce aldığı arabanın, üç yıl önce yurtdışına çıkışını soruyor. ‘Neden yurtdışına gittin, nereye gittin?’ diye. ‘Ne bileyim ben aldığım adam nereye gitmiş. Ona sorun’ deniyor. Komik hale düştüler.
Böyle olunca hukuk savaşını, hukuk rekabetini, hem de hukuk savaşında silahların eşitliği falan yokken, gizli tanıklar, yalan beyanlar havada uçuşuyorken ve biz bunları görmek istediğimizde göremiyorken, ama onlar da hiçbir şeyi ispat edemiyorken, iddianame bile yazamıyorken psikolojik harp başlattılar. Vız gelir tırıs gider. Büyük bir yanlış içindeler. Milletimize şikayet ediyoruz. Analar ziyaret etmesin diye yüzlerce kilometre öteye yollananlar, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanını, yol arkadaşını, dava arkadaşını ziyaret etmek istiyor. İlk başlarda izin veriyordu, şimdi vermiyor. Niye? Moral vermesin, üzülsünler, sıkılsınlar, dayanışma duygularından mahrum kalsınlar. Biz hepimiz sonuna kadar arkalarındayız. Hepsi çok güçlü duruyorlar. Güçlü durmaya edecekler. Buraya başları dik, alınları açık girdiler. Başları dik alınları açık çıkacaklar.
YENİ ŞAFAK'IN MEHMET ŞİMŞEK HABERİ
Şimdi Yeni Şafak’a söyledim. Orada alaycı ifadeler var, hani rasyonel politikalar uygulanacak diyordu. Onunla alay edenler var. Bugün yaşananların faizin arttığını, enflasyonun azdığını, bunun da Mehmet Şimşek yüzünden olduğunu söylüyor. Eh Mehmet Şimşek de ‘Faiz kullanılmadığı için enflasyon artmıştır, yanlış yapılmıştır. İrrasyoneldi, şimdi rasyonele geçeceğiz’ diyordu. Nereden bakarsanız bakın, AK Parti’nin, AK Partililerin çok takip ettiği, en büyük destek aldığı, adeta pravdaları, onların adına iftira atan, hakaret eden, onların adına hedef gösteren, onların adına her şeyi yapan, onların hedefinde olanların iktidarın hedefinde olduğu yerde, hedefte bugün Mehmet Şimşek var. Ve bunu görmek lazım. Geçen hafta Yeni Şafak’ın iki-üç manşetinde hedefte ben vardım. Bu hafta Mehmet Şimşek var. Ben Mehmet Şimşek’in zaten kurtulmak istediğini, istifa düşündüğünü ve nereye gideceğini planladığını biliyorum. Onun gideceğine kesin gözüyle bakanlar, yerine kendilerini öneriyorlar. Yeni Şafak, damadı işaret ediyor. Allah selamet versin, içlerinde bir şey tercih edecek halimiz yok. Millet CHP’yi tercih edince; enflasyon tek haneli rakamlara inecek, işsizlik bitecek, en düşük emekli maaşı asgari ücret kadar olacak.
ERDOĞAN'A YANIT
Şimdi sadece kendi gördüğü bir ahtapota milleti inandırmaya çalışıyor. Yanlış bir iş. Bir şeyi bir kişi görüyorsa bunun psikolojide, psikiyatride bir adı var. O yüzden böyle tek başına gördüğü bir ahtapota hiç kimseyi inandıramıyor. Kanıt koyacak kanıt, kanıt. Kanıt olmayıp da öyle söyleyerek, söyleyerek inandıramaz. Konuşarak, anlatarak bir kişinin suçluluğunun ispatlandığı düzene, hukuk düzeni denmez. Ona tek kişi rejiminde yargının da bir kenara itildiği, suçluya da onun karar verdiği, suçsuza da onun karar verdiği bir düzen olur. Bu düzene bütün hukukçuların direnmesi gerektiğini düşünüyoruz. Tarih direnenleri de yazacak, direnmeyenleri de yazacak. Onun dışında Erdoğan her gün bir şey söylüyor. Biz Erdoğan’la vakit kaybetmeye kalkarsak Genel Merkezin, evimizin yolunu bulamayız. Biz milletimizle, milletin sorunlarıyla haşır neşiriz. Var gücümüzle çalışıyoruz. Enerjimiz bitmeyecek. Eylemlerimiz bitmeyecek. Mücadelemiz bitmeyecek. Ama onlar bu kötülükleri yaptıkça, artık bundan sonra her geçen gün biraz daha sinirlenecekler, biraz daha birbirlerine düşecekler. Eninde sonunda da iktidardan düşecekler.
ASGARİ ÜCRETE ARA ZAM
Sabahleyin buraya gelmeden önce Özel Kalem Müdürlüğümüz bu randevuları planlamaya başladılar. Tabii ki muhataplarımızla, değerli konfederasyonlarla görüşmelerde bulunacaklar. Ama bu hafta içinde DİSK’i, TİSK’i, HAK-İŞ’i ve TÜRK-İŞ’i ziyaret takvimine bağlamayı ve bu hafta bitmeden bu ziyaretleri gerçekleştirmeyi ümit ediyoruz. Gelecek hafta da konfederasyonların dışındaki yapılarla, birtakım çalışmalar yapıp daha sonra talebi netleştireceğiz. Ve bunun bütün emekçiler tarafından sahiplenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü asgari ücretin aldığı zam, dört ayda erimiş durumda. Sekiz ay boyunca geçen seneden beter duruma düşecek emekçiler. Bunun kabul edilir bir tarafı yok. Bir büyük mücadele vermek gerekiyor. Konu sadece asgari ücret alanların değil, Türkiye’de asgari ücret zaten olmuş temel ücret. Toplumun yüzde 55’ini, doğrudan 60’ını ilgilendirdiği gibi emekçilerin, herkesin aldığı maaş da asgari ücrete göre pozisyonlanıyor. Asgari ücrete ara zam, emekçilerin hakkıdır söke söke alınmalıdır."