ÖZEL: CHP GENEL BAŞKANI'YSAN ÖLÜNECEK GÜN ÖLECEKSİN; HER ŞEYİ GÖZE ALDIM…

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Adaylığı reddedilene kadar adayımız İmamoğlu. Reddedilirse oturur en doğru ismi belirleriz” dedi.

GÜNDEM 30.07.2025 00:21:00 0
ÖZEL: CHP GENEL BAŞKANI

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Tehditler aldığının altını çizen Özel, "Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel başkan koltuğunu kendine yakıştırıyorsan ölünecek gün öleceksin. Her şeyi göze alacaksın. O yüzden ben göze almışım. Karşımdakiler alamazlar. Bu kadar eminim yani" dedi. Erken seçim olması ve Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olamaması ihtimali için de açıklama yapan Özel, “Adaylığı reddedilene kadar adayımız İmamoğlu. Reddedilirse oturur en doğru ismi belirleriz” dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, çözüm süreci kapsamında TBMM’de kurulacak komisyona, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un resmi olarak, “Komisyon kararlarında nitelikli çoğunluk esas alınacak” açıklamasını yaptığı anda üye vereceklerini söyledi. CHP’nin komisyona bu şartlarda üye vermemesinin partinin tarihsel tutarlılığını heba edeceğini ifade eden Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendilerini komisyonda istemediğini savundu ve “Erdoğan bizden korksun” diye konuştu. Özel, geçmişte dokunulmazlıkların kaldırılmasına destek verilmesini yanlış bulduğunu belirtirken, Kürt seçmenle CHP arasındaki travmanın aşıldığını da vurguladı. Özel, erken seçim olması ve Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olamaması ihtimali için de “Adaylığı reddedilene kadar adayımız İmamoğlu. Reddedilirse oturur en doğru ismi belirleriz” dedi.

 

Tehditler de aldığının altını çizen Özel, "Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel başkan koltuğunu kendine yakıştırıyorsan ‘ben bu işi yaparım abi’ diyorsan ölünecek gün öleceksin. Gömülecek gün gömüleceksin. Hapse atılacaksan hapse atılacaksın. Her şeyi göze alacaksın. O yüzden ben göze almışım. Karşımdakiler alamazlar. Bu kadar eminim yani" dedi.

Özel, CHP Genel Merkezi’nde T24'ten Gökçer Tahincioğlu ve Ceren Bala Teke'nin sorularını yanıtladı.

İşte Özel'in yanıtları:

- TBMM’de kurulacak komisyonla ilgili ilkeleri sıraladınız, net biçimde aktardınız. Ancak bu iş ne zaman sonuçlanacak?

Bizim esas talebimiz şu; eşit temsil olsun ve nitelikli çoğunluk olsun. Onlar eşit temsil meselesine şu sebepten yanaşmıyor; diğer partilere de eşit temsil verince çok kalabalık olması gerekiyor. 100 kişi gibi. Bizim partinin temsili ve katkısı için on kişiye de ihtiyaç yok. Yani dört arkadaş halleder aslında bu işi. Ama böyle istiyorlar sayıyı.  Bu noktadan sonra nitelikli çoğunluk şöyle bir önem kazanıyor. AKP ve MHP işi çözmüş durumda gibi zaten. O zaman bizim bir anlamımız yok. Hiç olmazsa böyle demokratikleşme üzerinden bizim bir sürü çalışmamız var. Bizim kurmuş olduğumuz Adalet ve Demokrasi Komisyonu sekiz, dokuz aydır çalışıyor.

Sekiz başlıkta yirmi altı ayrı öneride bulundu MYK'ya. Her biri de bu süreçte CHP bu komisyondan ne talep etmeli ne yapmalı şeklinde öneriler. Çok kapsamlı bir hazırlık oldu. Biz hazırlıklıyız.

 

“KOMİSYONA KATILMA İHTİMALİNİ OPERASYONLARA İNDİRGEMEK YANLIŞ”

Şimdi Meclis’te kurulacak komisyona da katılım noktasını şuna indirgiyorlar; CHP’ye operasyonlar dursun… Sanki 18 Mart günü ülkede her şey güllük gülistanlık mıydı? Tutuksuz yargılamanın esas olması, iddianamelerin hızlı yazılması, savcıların mafyavari yöntemler uygulaması falan bunlar sadece bugünün bizim karşımıza çıkardığı sorunlar mı? Elbette bunları da ben her görüştüğüm kişiye de yani Numan Bey'e de anlattım, İbrahim Bey'e de anlattım, bütün partilerin genel başkanlarına da anlatıyorum. Özellikle AK Parti'den kimi görsem anlatıyorum ve anlattırıyorum. ‘Yani biliyor musunuz döneminizde neler yaşanıyor?’ diyorum. Kadınları çocuklarıyla tehdit ediyorlar, babaları oğullarıyla tehdit ediyorlar.

“MESAFE ALIYORSAK KOMİSYONDA KALIRIZ”

Bu işin bir kısmı ama zaten Türkiye'de mesela nefret söyleminin cezalandırılması gibi bir ihtiyaç var. Terör tanımının gerçekten terörü tarif etmesi gibi bir ihtiyaç var. Diğer otoriter popülist liderlerden devşirilen işte dezenformasyon yasası gibi bir mesleği, gazetecilik mesleğini, kriminalize eden ve tehdit altına alan bazı yasaların ortadan kalkması gibi önemli ihtiyaçlar var. Genel olarak; düşünce özgürlüğü noktasındaki her türlü hem kötü düzenlemelerin hem de kötüye kullanılan düzenlemelerin değişmesi gerekiyor. O yüzden biz komisyona girip muhalefet edip, çatır çatır siyaset yapıp orada doğrusunu anlatıp ondan sonra eğer mesafe alınıyorsa komisyonda kalırız.

“AKP İÇİN BU İKLİMDEN ÇIKIŞ KAPISI, KOMİSYON BİR FIRSAT”

AKP, hukuk tanımazlıkta, demokrasiyi ayaklar altına almakta, saldırganlıkta kritik bir noktaya geldi. Şimdi geri dönemiyorlar. Dönüş daha maliyetli geliyor. Ama ileri de gidemiyorlar. Buradan sonrası olmayacak. Bunlara bir çıkış lazım. Ve kendi yönetim anlayışları ve Erdoğan'ın karakteri üzerinden baktığımızda kolay kolay da kendi kendilerine yapamayacaklar. Yani bu ülkeyi getirdikleri bu noktadan kendilerine de ülkeye de bir çıkış arıyorlarsa bu komisyon bunun için çok iyi bir fırsat. Ama burada samimiyet lazım yani veya gerçekten iyi niyet lazım.

“ERDOĞAN BİZİ HİÇ KANDIRAMADI”

Bugüne kadar Cumhuriyet Halk Partisi, Erdoğan'ın kandırabildiği bir parti olmadı. Biz Erdoğan tarafından kandırılmadık. Bu yüzden de bu seferde kimse düşünmesin yani CHP giriyor, Erdoğan bunları kandıracak… Öyle mi yapacak, böyle mi yapacak?

“MÜCADELE ANCAK HUKUKSUZLUKLARIN KALKMASIYLA YUMUŞAR”

Mücadelede zerre gerileme olmayacak. Sert mücadelemizin yumuşaması gerçekten yapılan bütün hukuksuzlukların ortadan kalkmasıyla mümkün yani. Yoksa öyle aynı komisyona girdik diye geri adım atmayız.

“YİRMİ KOMİSYONDA ZATEN BİRLİKTEYİZ, DİKTA REJİMİNİ BIRAKACAKLARSA ORADA OLACAĞIZ”

Biz bunlarla yaklaşık yirmi tane komisyonda birlikte çalışıyoruz zaten. Oraya girmek nasıl AK Parti'yle MHP'yle iş tutmak demek değil ise bu da öyle ama bu komisyonun bir tarihi görevi var. Hem terörün sonlanmasına katkı sağlayacak hem de terörü bahane ederek ülkedeki dikte rejiminden geri adım atılmasını sağlayacak. Yani terörü bahane edip ülkede kurulan dikta rejimini, herkesi terörist diye yaftalamayı, herkesi tutuklamayı bırakacaklarsa ve biz bu iki işlevi birlikte görecekse orada olacağız.

 

“KURTULMUŞ, AÇIKLAMA YAPTIĞI ANDA ÜYE VERECEĞİZ”

- Durum ne zaman netleşecek?

Grup başkan vekillerine söyledim. Meclis Başkanı bir açıklama yapsın ve ‘nitelikli çoğunluk kesinlikle aranacak’ desin. Biz de isimleri bildirelim dedik. Yolladığı yazıda yok çünkü öyle bir şey. Bunu söylediği anda üye vereceğiz. O komisyona gidilmesi ve savunulması lazım. Bizim komisyondaki üyelerin yedi tanesi hukukçu ve aslında orası bir hukuk komisyonu. Bir çeşit teknik hazırlık komisyonu yani. Meclis komisyonunda hukukçu olmayan, siyasetçi arkadaşlarımız da olacak. Coğrafya da önemli, tüm Türkiye'yi temsil edecek arkadaşlar olacak.

“ANAYASA KONUŞMAYACAĞIMIZI BİLECEKLER, YASA YAPARIZ, ANAYASAYA YAPMAYIZ”

- Kırmızı çizginiz ne? ‘Anayasa konuşmayız’ dediniz mesela. Ne konuşulursa komisyondan çekilirsiniz? İşin doğası gereği anayasa gündeme gelecek gibi…

Bizi o komisyona davet eden de o komisyonda kalmamızı isteyen de o komisyonda anayasa konuşmayacağımızı bilecek. Yani biz bu konuda çok netiz. Mevcut anayasaya uymayanlarla anayasa yapamayız. Bizim anayasa konuşma şartlarımız bu komisyonla ilgili tutumumuzdan çok önce çok netti zaten. Anayasaya uymayanlarla anayasa yapmayız. Can Atalay içeride duruyorken, Osman Kavala içeride duruyorken, AİHM kararına rağmen Gezi'deki arkadaşlar çeşitli lehlerine kararlara rağmen içeride duruyorken, Selahattin Demirtaş içeride duruyorken, öbür taraftan haklarında bir somut iddia daha ortaya konmamışken ve iddianame yazılmıyorken İstanbul'un seçilmiş belediye başkanı içerideyken olmaz. Toplumun da yüzde 75’i bunların siyaseten içeride tutulduğunu biliyorken nasıl anayasa yapacağız bunlarla birlikte yani? Böyle bir zemin yok. Komisyona yazdığımız on altı maddelik öneride de yasal çalışmalarla sınırlı olmak üzere diye yazdık. Yasa yapabiliriz, anayasa yapamayız.

 

“ERDOĞAN, CHP’Yİ KOMİSYONDA İSTEMİYORDU”

- Erdoğan sizi komisyonda ne kadar istiyor, gerçekten istiyor mu sizce?

İstemiyordu bence. Çünkü uzun süredir ayak sürüyor ve bu sürece Devlet Bahçeli'yle Erdoğan'ın yaklaşımları biraz birbirinden farklı. İşin o kısmıyla hiç ilgilenmiyorum. Benim siyaseten bildiğim bir şey var.

“KOMİSYONDA YER ALMAMAK TARİHSEL TUTARLILIĞI HEBA EDER”

Tarihte bazen kritik dönemeçler olur, kırılma anları olur. Orada tarihin doğru yerinde yer alıyor musunuz? Sosyal Demokrat bir parti CHP. Örgüt silah bırakacağını açıklamış. Belli ki yaklaşık bir buçuk yıldır örgütle devletin birtakım yetkilileri de bu konuyla ilgili görüşmüşler. Ve bu işin bir yasal zemininin oluşması lazım. Bunun için parlamentoya önemli bir görev düşüyor. Ve biz de yıllardır böyle bir iş yapılacaksa parlamentoda yapılsın ve Kürt sorunu çözülecekse parlamentoda çözülsün, demokratikleşme çerçevesinde çözülsün demişiz. Şimdi bu noktada kategorik olarak bu komisyona girmemek CHP'nin tarihsel tutarlılığını heba eder, reddeder.

“İNSANLARIN ENDİŞESİNİ ANLIYORUM, KENDİMİZE GÜVENELİM”

Ama şunu anlıyorum, insanların endişesini… Bütün duygular travmatize edilmiş durumda şu anda. Özellikle muhalif seçmenin Adalet ve Kalkınma Partisi'ne daha doğrusu bu saray rejimine en ufak bir güveni kalmamış. Onlarla hiçbir şey yapılamayacağını düşünüyorlar. Bu konuda da çok haklılar. Ama bu mesele bir koalisyon görüşmesi değil. AK Parti'nin geçmişini aklama görüşmesi değil. AK Parti'nin AK Parti'ye gelecek için kredi verme görüşmesi değil. Erdoğan'a bir kez daha seçilme hakkı verme görüşmesi değil.

“O ZAMAN MECLİS’TEN DE ÇEKİLMEM LAZIM”

Hem bizim hem DEM’lilerin hem de Türkiye'nin bütün aydınlarının ‘Türkiye'de Kürt sorunu vardır. Türkiye'de devletin birçok uygulaması hukuk devletine uygun değildir’ diye yaptığımız bütün itirazların tartışılabileceği ve yasa yoluyla ortadan kaldırılabileceği bir zemin, bir imkân var. Bunu kategorik olarak ben Erdoğan'la aynı yerde yapmıyorsam o zaman Meclis’ten de çekilmem lazım. Çünkü Meclis’te de bir sürü komisyonda duruyorsun. Erdoğan'la aynı komisyonda olmam dersen Plan Bütçe Komisyonundan da çekileceksin, Meclis’ten de çekileceksin. Bu başka bir şey. Meclis’ten çekilme, sine-i millet tartışmaları falan yapıyorlar.

“MECLİS’TEN ÇEKİLSEK ERDOĞAN MUTLU OLUR, 400’LE GELİRLER”

E biz meclisten çekilsek en çok Erdoğan bundan memnun olur. Çünkü hemen altmış gün sonra ara seçim olur. Biz çekildiğimiz Meclis’e bir daha girmeye çalışmayacağımıza göre, girsek bile çekildiğin sandalyenin yarısını bugünkü denklemde veya üçte birini onlar alacağına göre… İstedikleri dört yüzü rahatlıkla yapıp Anayasayı istedikleri gibi değiştirecekler.

“CHP’NİN OLMADIĞI YERDEN KORKMAK LAZIM”

CHP'nin girdiği, olduğu yerden değil; olmadığı yerden korkmak lazım yani. Komisyon da olsa öyle, Meclis de olsa öyle. CHP çekilsin meclisten, dört yüz milletvekili alsın AK Parti, olur. Al başına belayı. O yüzden biraz özgüvenin yüksek olması lazım. Karşımızda ismen Recep Tayyip Erdoğan var. Cismen de bir Recep Tayyip Erdoğan var. Ama karşımızda o siyaseti domine eden, hep kazanan, hep kazanacak olan bir Recep Tayyip Erdoğan falan yok. O işleri biz 31 Mart gecesi geride bıraktık. O işleri biz 5 Kasım Kurultayı ile bıraktık. Söylüyoruz; özgüveni yüksek, sokaktan korkmayan, meydandan korkmayan, eylemden korkmayan, iktidarın çizdiği siyaset sınırları içine hapsolmayan siyasetle sonuç alacağız dedik. İlk girdiğimiz yerel seçimden birinci çıktık. İlk gireceğimiz genel seçime doğru adım adım ilerliyoruz.

“ERDOĞAN BİZDEN ÇEKİNSİN”

Erdoğan çekinecekse bizden çekinsin. Erdoğan bizim komisyona girmemizi istemiyor. Girmeyelim diye dünya kadar, ya dünya kadar, manevra yaptılar buna yönelik. Yani düşünsenize şimdi geçmişte Cumhuriyet Halk Partisi'nin bunlar nezdinde suçu ‘DEM’lenmek’ti. Neydi? DEM’lenme diye neyi söylüyorlardı? Ne yapıyorduk biz? DEM Parti'yle Meclis’te karşılaşınca el sıkışıyorduk. Bayramlarda birbirimize gidip geliyorduk o kadar yani. Ama bizi mesela DEM’lenmekle suçluyorlardı. Kendileri DEM’i PKK'nın uzantısı olarak konumlandırıyorlardı ve bizim DEM'le normal siyasi parti ilişkisi kurmamızı Abdullah Öcalan'la iş görmek olarak tutup veya Kandil ile siyaset yapmak olarak görüyorlardı. Şimdi son dokuz ayda biz geçmişte bunların hiçbirini yapmamış olmamıza rağmen, Kürt seçmenin veya DEM seçmeninin iradesine saygımızı gösteriyorken onlar tam da bizi suçladıkları şeyleri yaptılar. Gizli de görüştüler, açık da görüştüler, birbirlerine methiyeler de düzüyorlar ve bu şartlar altında şeytanlaştırdıkları, hedefe koydukları DEM şimdi ortada yok ama hemen yeni bir düşman ürettiler. CHP ile bayramlaşmayacaklarını söylediler. Suçum ne benim? Geçmişte bizim suçumuz DEM'le görüşmekti. Şimdi sen DEM'le görüşüyorsun, Abdullah Öcalan'la görüşüyorsun. Bende değişen bir şey yok. Benim suçum ne?

“CHP REAKSİYON DEĞİL AKSİYON PARTİSİDİR”

Onlar Cumhuriyet Halk Partisi'ni bu sürecin dışında tutup Cumhuriyet Halk Partisi'ni edilgen pozisyonda tutmak istiyorlar. Ama Cumhuriyet Halk Partisi bir reaksiyon partisi değil, bir aksiyon partisi. Cumhuriyet Halk Partisi mesela o komisyonu teklif eden parti, o komisyonda da demokratikleşmeyi yasalar yoluyla bu kadar yasağı, bu kadar baskıyı ortadan kaldırmaya o komisyonu davet edecek parti. O yüzden edilgen değiliz biz. Etken bir siyaset yapıyoruz. O komisyona da etken olmak için gidiyoruz. Edilgen olmak için değil. AK Parti'nin, MHP'nin peşinden yürümek için falan değil. Doğru bildiklerinizi savunmak için gidiyoruz. ‘E yarın öbür gün siz girersiniz ama sizi kandırırlar’ diyorlar.

“PARTİYİ Mİ ELİMDEN ALACAK, ONA DA KALKIŞTILAR”

Ne yapacak? Partiyi elimden mi alacak? Ona bile kalkıştılar vaktiyle, kayyım atamaya çalıştılar. Yani ne yapacak? beni nasıl kandıracak, ben olmadık bir şeye rıza mı gösterdim? O yüzden bütün muhalif seçmenleri, partinin üyelerini ve seçmenlerini hem partilerine hem de kendilerine güvenmeye davet ediyorum. Kimsenin bir endişesi de olmasın. Sonuçta Cumhuriyet Halk Partisi bu süreçte bir yanlışın parçası olmak için değil, doğruları yapmak ve yaptırmak, bu süreçten kaybeden olmak için değil; bütün Türkiye'ye kazandırmak için bir mücadele veriyor.

- MİT Başkanı İbrahim Kalın ile görüşmeniz basına pek yansımadı. Neler görüşüldü? Devletten gerçekten bu süreçle ilgili samimi bilgi alabildiğinizi düşünüyor musunuz?

Gizli görüşme. Bir de böyle çok yansıyacak bir şey de yok. Yani şöyle söyleyeyim; bizle görüşen kişilerin samimiyetinden bir şüphemiz yok ama yeni bir bilgi de yok yani. Bize yapılan sunumlar zaten bildiğimiz şeylerin biraz daha detaylandırılmış hali. Ama İbrahim Kalın'ın hani politik geçmişi, ismi, cismi ortada ama sonuçta bugünkü görevi icabıyla biz onları devletin bir kurumu olarak görüyoruz. Onlardan da öyle bir yaklaşım bekliyoruz. CHP'nin gücünün farkındaysanız bilin ki biz o gücü en iyi şekilde kullanacağız mesajını verdik.

- Size sürekli ‘Ankara siyaseti yapın’ diye bir ısrar da var. Özellikle bu ısrarı nasıl yorumluyorsunuz?

Bir arada ‘Gel partinin başında genel merkezde otur. Böyle çok dışarılarda gezersen alırız partiyi’ demişlerdi. Ankara siyaseti dediği; bu mücadele eden ve Türkiye'nin tamamını gezen muhalefet anlayışından rahatsız olduğunu aslında. Gel Ankara'da işte salı günleri bir grup toplantısı yap. Arada da birkaç şey yaparsan yap, yapmazsan yapma. Bizim yaptığımız her cumartesi bir şehirde miting. Bu hafta da Aksaray'a gidiyoruz. Mitinglerin, meydanların Erdoğan’ı rahatsız ettiğini, sevmediğini ve fobisi olduğunu biliyoruz. Onu kastediyor ‘Ankara siyaseti’ diye.

“ADAYLIĞI REDDEDİLENE KADAR ADAYIMIZ İMAMOĞLU”

-Erken seçim için 2 Kasım’ı işaret ettiniz. Peki şimdi 2 Kasım için CHP'nin bir yol haritası var mı? CHP’nin de bir aday sorunu yok mu? Belli ki bu tarihte Ekrem beyin aday olabilmesi hukuki duruma göre mümkün olmayacak. Bu durumda iktidar 2 Kasım için ‘tamam’ derse ne yapacaksınız?

Ekrem İmamoğlu, resmen seçim kararı alınıp adaylık başvurusunun zamanı gelene kadar Cumhuriyet Halk Partisi'nin adayı. Çünkü adayı değiştirmek artık adayın bile elinde değil. 15,5 milyon kişi gelmiş, oy vermiş. Bu 15,5 milyon kişinin içinde analiz edildiğinde de öyle şeyler çıkıyor ki ömrü boyunca CHP'nin kapısından geçmemiş insanlar gelmişler ve o haksızlığa karşı dayanışma içinde adaya oy vermişler. O kişilerin adayı Ekrem İmamoğlu, son ana kadar Ekrem İmamoğlu'nun aday olması için hem hukuki hem siyasi bütün şartları ve zeminleri zorlayacağız.

“ADAY OLAMAZSA EN DOĞRU ADAYA BAKILIR”

Aday olamadığı bir nokta olduğunda o gün dönülüp bakılır kim kazanacak, en doğru aday kim? Kimle kazanılıyor? Başka bir karar vermek gerekirse ve ümit ediyorum gerekmez. O kararı hep beraber, birlik beraberlik halinde veririz. Önemli olan şu; yani bu iktidarı değiştirmek için ne yapmak gerekiyorsa onu yapacağız. Ekrem İmamoğlu'nun ön seçim süreci de buna dairdir. Gözaltına alınıp tutuklandıktan sonraki süreçte buna dair doğrusunun bu olduğuna inandığımız için bu mücadeleyi veriyoruz.

“DOKUNULMAZLIKLARIN KALDIRILMASI YANLIŞTI, ENGELLEYEMEDİM”

- Belediye operasyonlarıyla ilgili olarak “Bir dönem Kürtlere yapılan şimdi CHP’lilere yapılıyor” söylemi epey yaygın. Özellikle 19 Mart’tan bu yana… Bir dönem “Seni başkan yaptırmayacağız” diyen ve en sert muhalefet olarak görülen Selahattin Demirtaş sekiz yıldır içeride. Sizce gerçekten benzer şey mi yaşanıyor? Farklı süreçler ise farklılığı ne? Bugün olsa dokunulmazlıklar için nasıl bir tavır sergilerdiniz?

O gün de zaten yirmi küsur arkadaş dışındaki bütün CHP'liler orada ‘hayır’ oyu kullanmıştı rakamlara bakarsak. MYK'da ben dokunulmazlıkların kaldırılmasına karşı çıkanların en başında geliyordum ve karşı çıkan dört-beş arkadaştan bir tanesiydik. Daha Mecliste oylama başlamadan önce bile hiç değilse grubun oylamaya girmemesinin doğru olacağını savunuyordum. Ama sonuçta parti oyladı, girildi ve çıkan sonuç yanlıştı. 31 Mart seçimlerinden hemen sonra daha o gün Van'da mazbatayı ikinci olana vermeye çalıştılar. Oraya on milletvekili arkadaşımızı gönderdik. Kürt meselesinde benim genel başkanlığım ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin bu yeni yönetiminde yani eski yönetimi böyle bir devr-i sabık olarak nitelendirecek halim yok. Artısıyla, eksisiyle, doğrusuyla, yanlışıyla hepimiz o yönetimin içindeydik. Ama ayrıştığımız, farklı düşündüğümüz çok noktalar vardı. 12 tane askerimiz şehit olmuştu o günlerde. Kışın bulunmamaları gereken, droneların onları koruyamadığı bir yerde.

“CAMİDE LİNÇ ORGANİZE ETTİLER”

Gel bunun altına imza at dediler. ‘Ben sizinle bir A4'ün altında buluşup da sorumluluğunuzu ortadan kaldırmam’ deyip imza atmadım. Memleketimde camide linç organize ettiler. Şehit cenazesinde saldırdılar. Sonra o caminin olduğu ilçeyi de yüzde altmışla kazanıp kimin linç olduğunu onlara gösterdik ama o imzayı atmadığım gibi on gün sonra aynı bölgeden yeniden şehitler geldi. Yine kağıt uzattılar. Cenazede canımı zor kurtarmışım. Yine imzalamadım. Bu sefer diğer muhalefet partileri de imzalamadı. Öyle bir bildiri çıkmadı. Çünkü o kolaycılık. İşte biz koyarız muhalefetin önüne kağıdı ve imzalarlar. Bu konforlu siyaset alanını Erdoğan'a bırakmadık. O günden bugüne de bırakmıyoruz.

“KÜRT SEÇMENLE CHP ARASINDAKİ TRAVMA AŞILMIŞ GÖRÜNÜYOR”

Her şeye rağmen yanlış karardı yani. Mesela o süreçte Kürt seçmeninin CHP’ye yaklaşımı çok olumsuz bir noktaya gitmişti. Bugün geldiğimiz noktada artık hani o travma, Kürt seçmenle CHP arasındaki o travma, aşılmış görülüyor.

-Kemal Bey döneminde Zafer Partisi ile protokol yapılması da arayı açmıştı, bu da aşılmış mıdır sizce?

O protokolden parti sözcüsünün bile haberi olmadığı daha sonra ortaya çıkmıştı. Şimdi bir Kemal Bey eleştirisi olarak dönüp oraya bir şey demek istemem. Seçimi kazanma refleksiyle Kemal Bey'in aldığı bir bireysel karar. Zaten hani tartışmadığımız, bilmediğimiz bir meseleydi.

“DENEMESİ BEDAVA, KAYYIM ATANAMAZ, KURULTAYDA SEÇİLMEYEN CHP’Yİ YÖNETEMEZ”

- Net biçimde sormak isterim zira yine tartışılacak, CHP’ye kayyım atanabilir mi, ihtimal var mı?

Kayyım atanamaz. Denemesi bedava. Çok net söylüyorum. Denemesi bedava. Atanamaz Cumhuriyet Halk Partisi'ne kayyım. CHP'yi kurultayda seçilmemiş kimse yönetemez. İstanbul'un emanetine Saraçhane'de sahip çıkıp elimize verilen o bayrağı yere bırakmamışız da Atatürk'ün partisinin bayrağını mı yere bırakacağız? Mümkünü yok. İşin o kısmı çok net. AK Parti ve AK Parti'nin yönetim anlayışından her kötülük beklenir ama o iş o kadar kolay değil. 19-26 Mart arası Saraçhane'de yaşananlar ve o günden bugüne verdiğimiz mücadele milletin elimize verdiği bayrağı yere bırakmamak için. Çünkü siyaset budur yani. Talep edersiniz, ben taşıyacağım dersiniz, verirler. Taşıyıp taşımadığınıza bakarlar. İyi taşımayanın elinden geri alabilirler. Ama bayrağı bırakana bir daha yüzlerine hiç dönmezler. İman ettiğim bir şeydir bu. Bütün arkadaşlar bilir. Millet dönüp bir daha yüzüne bakmaz senin.

“İKİ KİŞİYE BİR ŞEY OLSA DEMİRTAŞ’TAN BETER EDERLERDİ, ÖLMEYİ GÖZE ALACAKSIN”

Örneğin; o günlerde dediler ki ‘sokağa mı davet ediyorsun’. Ben ilk ‘Yok, sokağa davet etmiyorum. Hakkım makkım’ desem. Şimdi kayyım vardı. Sokaksa sokak, sokağa davet ediyorum dedim. Ben bilmiyor muyum? O sokak davetinden sonra akşam çatışmada iki kişinin başına bir şey gelse Demirtaş'tan beter… Adamı aldılar, ‘direnmeye davet ediyorum’ lafı üzerinden bütün ölümlerin sorumlusu ilan ettiler mesela. Ama bazen ölmeyi, hapse girmeyi göze alamazsan o anda sen bu işin insanı değilmişsin demektir. Yani gelip de işte Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel başkan koltuğunu kendine yakıştırıyorsan ‘ben bu işi yaparım abi’ diyorsan ölünecek gün öleceksin. Gömülecek gün gömüleceksin. Hapse atılacaksan hapse atılacaksın. Her şeyi göze alacaksın. O yüzden ben göze almışım. Karşımdakiler alamazlar. Bu kadar eminim yani.

 

“TEHDİTLER GELİYOR, TEDBİR ALIYORUZ”

-Tehdit alıyor musunuz?

Alıyorum, tutuklananlar var. Devletin koruma kararı da var tabii hakkımızda. Ama yani eşimi kızımı tehdit edip tutuklu olan tipler var. Tehditler geliyor, buna uygun tedbirler de alınıyor diyeyim.

“DOKUNULMAZLIĞI KALDIRMAYA CESARET EDEMEZLER”

-Dokunulmazlığın kaldırılması endişeniz var mı? Sizce iş buraya kadar gelir mi?

Gelmez. Cesaret edemezler. Çünkü şu anda anayasal dokunulmazlığın ötesinde bir toplumsal dokunulmazlığa sahip olduğumuzu hissediyoruz. Bu 19 Mart sürecinden sonra meydanda herkes birbirine çok sahip çıktığı için bana da sahip çıkıyorlar. O yüzden de hani böyle bir süreçte dokunulmazlığı kaldırıp hapse atmaya cesaret edemezler. O iş, kolay bir iş değil. Dokunulmazlığın kaldırılmasını hangi siyasi görüşten olursa olsun doğru bulmam ve bu bizim için yeni bir mücadele, direniş alanına dönüşüyor.

“TRT AYRI KANAL TAHSİS ETSİN”

-Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun duruşmalarının TRT’den yayınlanmasını gündeme getirmiştiniz. Bahçeli’nin olumlu yaklaşımı sonrasında Erdoğan da “Sayın Bahçeli böyle bir şey kullandıysa bana göre gayet güzel bir takdirdir. Hayırlı olur, inşallah diyelim” demişti. Bu konuyla ilgili bir gelişme var mı?

9 Mayıs günü kanun teklifimizi sunmuştuk. Meclis kapanırken de hatırlattık gelin çıkaralım diye ama yanaşmadılar. Şimdi bu komisyon çalışmaları sırasında da hatırlatacağız. Zaten bu Türkiye için aslında genel bir kazanım olacak. Bizim önerimiz şu; yargılanan kişinin ya da tarafların kabul etmesi durumunda yargılamalar televizyonlar tarafından verilebilir. Biz TRT'nin bu sürece yönelik bir kanal tahsis edip tamamını vermesini istiyoruz. Ayrıca isteyen her televizyonun da frekans üzerinden erişip canlı verebilmesini istiyoruz. Şöyle endişeler dile getiriliyor. ‘Ya TRT iddianameleri, iddiaları verir, cevapları vermez’ Doğru yani… Seçimlerde bize beş dakika AK Parti'ye bin 265 dakika veren bir kanaldan ne beklenir yani? Biz kamu yayıncılığı yapması açısından TRT'yi söyledik ama frekans verilerek bütün televizyonlara da açık olmasını savunuyoruz. Herhalde Bahçeli o lafının arkasında duracaktır.

“ETKİN PİŞMANLIK REKORU KIRILDI, İNSANLARIN ONURUYLA OYNUYORLAR”

-İmamoğlu odaklı soruşturmalarda etkin pişmanlıktan yararlananların sayısı neredeyse 70’e ulaştı. Bunu nasıl karşılıyorsunuz?

Etkin pişmanlıktan yararlanan ya da etkin pişmanlığa zorlanan kişi sayısı hiç normal değil. Zaten hani ortalamaların çok çok çok üstünde. Çünkü bu şuna dönüşmüş durumda; bunlar ilk yola çıkarlarken kişi kendinden bilir işi tabii… ‘Gör bak mutlaka para alıyorlar, rüşvet alıyorlar ve bu rüşvetleri muhtemel ki yazlıklarında, yayla evlerinde, korumalarının, şoförlerinin evlerinde, şunların orasında, burasında muhtemel ki bu paraları saklıyorlar’ dediler. 560 milyar TL'nin peşine düştüler. Delikli kör kuruş bulamadılar da bize bir delikli kör kuruş gösteremediler. Bazı kasalardan dolar alma görüntüleri gördük TRT'de. Ben inanamadım. Yani ‘Mustafa Akın'ın Ekrem İmamoğlu'nun korumasının yayladaki evinin kasasına ulaşıldı’ diyor. Ve dünya kadar dolar çıkarılıyor. Hemen arama tutanağını istedim. ‘Sadece 48 adet mermi çıktı’ yazıyor. TRT'ye dedik bunu nasıl yaptınız? Dediler ki ‘Yayladaki arama görüntüleri yoktu. Stok video kullandık’. Stok video kasadan dolar çıkan video. Bulamadın mı başka? Beni bile kandırdın sen yani. Şimdi bu durumda tabii insanların onuruyla, haysiyetiyle oynuyorlar.

“FATİH KELEŞ’İ TEHDİT ETTİLER, OĞLUNUN TUTUKLANACAĞINI ÖNCEDEN SÖYLEDİLER”

Ben tabii geçmişten beri 270’in üzerinde cezaevine, 350’nin üzerinde ziyaret yapmıştım geçmişte de. Etkin pişman kişi işlediği suçu itiraf edip yargının işini kolaylaştırdı. Kendi itirafıyla bir kereye mahsus kullanılmak üzere cezasında yarı yarıya indirim yapılma olanağı veren bir şey. Şu anda adam 3 - 4 kez etkin pişmanlıktan yararlanıyor. ‘Bak bu ekran kapanacak’ diyor, ‘10 yıl beni de göremezsin çocuklarını da göremezsin’ diyor. Fatih Keleş, isim vererek söyleyebilirim yani. Kandıra Cezaevi’nden alıyor, Çağlayan’a götürüyor. Bir kere bu götürmenin kendi hukuksuz. Yani orada bir trafik kazası olup ölse sen bu adamı niye götürüyorsun? Mahkemeye mi götürüyorsun? Yok. Adam bir talepte mi bulmuş? Etkin pişmanlıkta bulunacağım diye? O zaman götürebilirsin, çağırabilirsin. Yok. Götürüyorlar. Bir odaya alıyorlar. Usule göre avukatın hazır, önceden hazır bulundurulması lazım. Avukat yok ve hiç alınmıyor. Başsavcı var. Olmaması lazım. Soruşturma yürüten üç tane savcı var. Toplam dört kişiler. Diyor ki ‘beni niye getirdiniz? Ben ifade vermeyeceğim. Avukatım olmadan konuşmayacağım da’. ‘Sohbete çağırdık’ diyor. Ya hukuk sisteminde sohbet diye bir şey mi var? Ondan sonra da ‘anlat bakalım paraları ne yaptın? Kasayı nereye kaçırdın? Gömdün mü?’ Diyor ki ‘yok böyle bir şey’. Sonra da diyor ki ‘Yahu senin bir oğlan varmış, yirmi altı yaşında. Kapalı yer, eve meve bir de giremiyormuş bu ara çok. Şimdi bu çocuk ne yapacak ya? Sıkılmasın.’ Ertesi gün oğlunu aldı. Şimdi bu yargılama mı? Orta çağda yapılmaz böyle yargılama. Her yerden de itirafçı diye adını sızdırdılar. Adını sızdırdılar bir de hani nasılsa itirafçı olmaktan utanıyordur, oldu diye sızdıralım. Nasılsa bu böyle duyuldu diye atsın bir imza. Olmayan bir şeye imza attırmaya çalışıyorlar. Ben bunlarla ilgili HSK'ya başvuruda bulundum. Müfettiş görevlendirmelerini bekliyoruz, muhakkak görevlendirmeleri bekliyoruz. Teker teker. Bekar mısın? Evli misin? Yok. Bekarım. E çocuklar kimle kalıyor? Benle. E şimdi kim bakacak onlara? Hay Allah. İyisi mi sen buradan Silivri'ye dönme. Sen buradan evine git. Hadi at şu imzayı... Böyle yargılama mı olur yani?

“SAVCI, KAFASINDAKİ KURGUYU ANLATTIRIYOR, BASKI KALKINCA YENİ BİR SÜRECİN BAŞLAYACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM”

Şu an etkin pişmanlıktan yararlananların ilerleyen süreçte bu baskı kalkınca bunu baskı altında yaptıklarını söyleyeceklerini ve yeni bir sürecin başlayacağını düşünüyorum. Çünkü bu soruşturma savcılığından canını kurtarmaya çalışıyor insanlar yani. Mesela ilk başlarda şey diyordum ‘ya olmayan bir şeyi nasıl söylerler’. Sonra anladım ki bu etkin pişmanlık mesela adam üç sayfa ifade vermiş, beş sayfa ifade vermiş, üç gün sürmüş. Savcı anlattıkça anlatıyor. Savcı kendi kafasındaki kurguyu anlatıyor ve anlattırmaya çalışıyor. Bir yandan düşünüyor insan kendi çocuğunu, kendi yakınlarını mesela. İnsan kendi katlanıyor da senin yüzünden çocuğunu atıyorlar falan. O yüzden bu etkin pişmanlık müessesesi çok toksik bir müessese haline geldi. Bence zaten rakamlar da koyacaktır ortaya.

 

“SEÇİM İÇİN TOPLUMSAL TALEP YARATACAĞIZ”

- Tuncay Özkan, erken seçim için vekiller ve belediye başkanlarının istifa etmesi önerisinde bulundu. Bunu nasıl değerlendirirsiniz? Mitingler, mevcut kampanyalar dışında bir şey olacak mı?

Erken seçime zorlamak için ne yapmak gerekiyorsa yapalım ama milletvekillerinin istifa ettirilmesi erken seçim değil, ara seçime yol açar. Çekildiğin meclise bir daha giremeyeceğin için de adamlara 450 milletvekili verirsin. Yoksa bir dakika beklemeyiz. Belediye başkanlarını istifa ettirelim. E yerine meclis içinden yenisi seçilecek. Belediyeler el değiştirecek. Erken seçim zorlamak için birçok şey yapacağız ama önce Cumhurbaşkanlığı aday ofisi üzerinden halka projeleri anlatacağımız seferberlik hali olacak. Bir ay içinde bin 380 ziyaret planladık. CHP bu seçime gerçekten hazır ve gerçekten istiyor meselesini yerleştirmek bence çok önemli. Erken seçim talebimizin vazgeçilemez ve ertelenemez bir toplumsal talebe dönüşmesini sağlamamız lazım. Yoksa bizim istememiz, Tayyip Bey'in kaçmasından beklediğimiz sonucu alamayacağımız kesin.

“CELLATLIK YAPTIRIYORLAR”

- Bazı savcılarla ilgili sert sözleriniz oldu, bir dönüş yaşandı mı?

İstanbul'daki bu soruşturmayı yürüten ve en sert işleri yapan, cezalandırmaları, uzağa sürgünleri yapan, tehditler eden, beyaz Torosları koyan adam FETÖ'nün okulundan mezun. FETÖ'nün okulunda çocuk okutanı attılar. Babası FETÖ'nün okulunda hademe olanı attılar. Beyaz Torosçu, FETÖ'nün öğrencisi, FETÖ yetiştirmiş. Onu atmak akıllarına gelmemiş.  Şimdi FETÖ'nün okulunda okumuş yeni bir hâkim almışlar. Stajını devrin AK Partili bakanının bürosunda yapmış adamı almışlar, getirmişler ki onun da sorarsan o da FETÖ'cü diye en çok söyledikleri kişi… Yani okuduğu okul FETÖ'cü, staj yaptığı kişiye kendileri diyor zaten. Şimdi o adama Türkiye'nin en kritik davasını vermişler. Cellatlık görevi yaptırıyorlar.

"O GÜNKÜ ŞARTLARDA KEMAL BEY’LE KONUŞACAK BİR ŞEY YOKTU”

- Kemal Kılıçdaroğlu’nun sizinle görüşmek istemediği doğru mu?

En son taziyeye gittim. Ondan önce de ne zaman istesek görüştük. Altan Öymen cenazesinde de geldi, oturdu makam odasında. Önceki genel başkanlara nasıl davranılması gerekirse öyle davranıyorum Kemal Bey'e. Saygıda hiç kusur etmiyorum. Kemal Bey de böyle ikili diyaloglarda hiç kusur etmiyor. Ama onun dışında bu 15 Haziran sürecinde giden arkadaşlara ‘hani eğer olursa Özgür Özel’i de çağırırım’ demişti.

O süreçte bana dediler ki ‘gidip konuşacak mısın?’ O şartlar altında konuşacak bir şey yoktu ama yani ben geçen sene tüzüğü yaparken de randevu aldım, gittim. Tüzük hakkında Mansur Başkan ve Ankara İl Başkanı varlığında uzun bir sunum yaptım kendisine. Böyle böyle yapacağız diye. Yani yapmam gereken her şeyi yapıyorum, yapmaya da devam edeceğim.

“O SÜREÇTEN NE PARTİ NE KEMAL BEY YARAR GÖRDÜ, ARTIK GERİDE BIRAKIYORUZ”

Ümit ediyorum o partinin sürekli televizyonlarda tartışıldığı süreçleri de artık geride bırakıyoruz. Daha sağlık olsun. Ne parti yarar gördü bundan ne Kemal Bey yarar gördü. Hiçbirimiz yarar görmedik yani.

Şimdi mesele Tayyip Bey'i yıpratma zamanı, AK Parti'yi yıpratma zamanı yani. Biz birbirimizi niye yıpratalım? Bana ‘siyasetteki başarın veya yeteneğin nedir’ dersen ben, sahadaki tansiyonu okurum. Yani sokağa çıktığımda anlarım vatandaşın ne düşündüğünü. Şu anda vatandaş CHP'nin bir mağduriyet yaşadığını, bir siyasi saldırı altında olduğunu, haksızlığa uğradığını düşünüyor ve bu yüzden de ahlaki üstünü CHP'de tutuyor. AK Parti'nin yaptığını ahlaki bulmuyor. Ahlaki üstünlük, siyasette psikolojik üstünlüğü getiriyor. Çoğunluk enerjisine çevirmek de maharettir. Şu anda Cumhuriyet Halk Partisi çok önemli bir şey yapıyor. Ahlaki üstünlüğü psikolojik üstünlüğe siyaseten çevirmiş durumda ama bunu bir çoğunluk enerjisiyle destekliyor.

“HER KESİMDEN RAZILIK DUYAN BİR SİYASİ GÜÇTEYİZ”

Bu komisyon tartışmasında da 280 küsur şehit ve gazi derneğini gezdik. Hepsinin söylediği CHP'nin tutumundan razıyız. Bu ahlaki üstünlük elinizde olmadan, psikolojik üstünlüğü elde tutmayarak ve çoğunluk enerjisiyle sahada desteklenmeyerek yapılabilecek bir iş değil. Hem DEM’li seçmenden hem milliyetçi seçmenden hem şehit ailelerinden hem Cumartesi Annelerinden razılık duyan bir siyasi güçteyiz.

  • BIST 100

    10545,91%0,56
  • DOLAR

    40,58% 0,01
  • EURO

    46,92% 0,10
  • GRAM ALTIN

    4342,83% 0,07
  • Ç. ALTIN

    6952,68% 0,00

ERDOĞAN İMZASIYLA: BOĞAZİÇİ REKTÖRÜ İNCİ TÜBİTAK’TA GÖREVE BAŞLADI

15 BATI ÜLKESİNDEN FİLİSTİN'İN TANINMASI İÇİN ORTAK ÇAĞRI

TÜRK-İŞ'TEN GREV KARARI: 500 KURUMA GREV KARARI İLANI ASILACAK

PASİFİK’TE KABUS: RUSYA’DA 8.8’LİK DEPREM, TSUNAMİ ALARMI!

AFAD KARARI: HATAY’DA EL KOYMA 2025’E KADAR!

ÖNTÜRK: YEŞİL BİR GELECEK İÇİN HAREKETE GEÇİYORUZ

ÖZEL: CHP GENEL BAŞKANI'YSAN ÖLÜNECEK GÜN ÖLECEKSİN; HER ŞEYİ GÖZE ALDIM…

ÖZEL'DEN HAKAN FİDAN'A SERT TEPKİ… DERİN ADAM POZLARIYLA BAKANLIK OLMAZ!”

KAYMAKAM OĞLUYLA TARTIŞAN 5 ÇOCUK KARAKOLDA DARBEDİLDİ

ALİ KOÇ GÖREVİ RESMEN BIRAKTI

ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİ’NDEN 403 BİN METREKARE FAHRETTİN KOCA’YA! BAŞARIR’DAN SERT ÇIKIŞ: UTANMIYOR MUSUNUZ?

AYAKLARI DIŞARIDA ARAÇ KULLANAN KİŞİ BAŞSAVCININ OĞLU ÇIKTI

HATAY’DA TARTIŞMA KANLI BİTTİ:DAYISINA KURŞUN SIKTI, ARDINDAN KENDİNİ VURMAK İSTEDİ

İMAMOĞLU'NDAN İKTİDARA ORMAN YANGINLARI ELEŞTİRİSİ: GERÇEKLERİ GİZLEMEYİN

ÖZGÜR ÖZEL'DEN KOMİSYON AÇIKLAMASI: 'NİTELİKLİ ÇOĞUNLUK' İSTEDİ, ANAYASA TAVRINI KORUDU

KARABÜK’TE ORMAN YANGINI BÜYÜDÜ, KÖY VE MAHALLELER BOŞALTILDI

ÖZEL’DEN DEĞİŞİM VE İKTİDAR MESAJI: “KAYIT DIŞI SİYASET YOK”

İSFALT VE İETT’YE SORUŞTURMA DALGASI: ÇOK SAYIDA ŞÜPHELİ GÖZALTINDA

AKP’Lİ METİNER’DEN SDG ÇIKIŞI

APO’NUN YANINDAKİ VEYSİ AKTAŞ’IN KUZENİ ALİ İHSAN AKTAŞ…

ERDOĞAN,AVUKAT İNAL’IN GÖREVİNE SON VERDİ

İMAMOĞLU’NDAN YARGI ELEŞTİRİSİ...

YUMAKLI: UŞAK SİVASLI, KAHRAMANMARAŞ ONİKİŞUBAT VE İZMİR BORNOVA’DAKİ YANGINLAR KONTROL ALTINA ALINDI

ULUSLARARASI AF ÖRGÜTÜ, SURİYE'DE ALEVİ KADIN VE KIZ ÇOCUKLARIN KAÇIRILMASINI ARAŞTIRDI: FİDYE VE ZORLA EVLENDİRMELER BELGELENDİ

ICRYPEX KURUCUSU GÖKALP İÇER TUTUKLANDI

ERDOĞAN, KABİNE TOPLANTISI SONRASI KONUŞTU

PARA SAYARKEN GÖRÜNTÜLENEN DİYANET GÖREVLİSİ SESSİZLİĞİNİ BOZDU: BAĞIŞ PARASI, SADAKA PARASI

YARGITAY’DAN HKP LİDERİNE ŞOK: NURULLAH EFE’NİN GENEL BAŞKANLIĞI DÜŞÜRÜLDÜ

İSKENDERUNSPOR BAŞKANI HAKAN BOLAT’TAN YEREL BASINA TEPKİ: "GAZETECİLER TAKIMA SAHİP ÇIKMIYOR"

BURSA'DA ORMANI YAKAN KİŞİ FETÖ'DEN İHRAÇ EDİLEN ASKER ÇIKTI!

Yükleniyor


TÜRK-İŞ'TEN GREV KARARI: 500 KURUMA GREV KARARI İLANI ASILACAK

PASİFİK’TE KABUS: RUSYA’DA 8.8’LİK DEPREM, TSUNAMİ ALARMI!

ÖZEL: CHP GENEL BAŞKANI'YSAN ÖLÜNECEK GÜN ÖLECEKSİN; HER ŞEYİ GÖZE ALDIM…

ÖZEL'DEN HAKAN FİDAN'A SERT TEPKİ… DERİN ADAM POZLARIYLA BAKANLIK OLMAZ!”

KAYMAKAM OĞLUYLA TARTIŞAN 5 ÇOCUK KARAKOLDA DARBEDİLDİ

ALİ KOÇ GÖREVİ RESMEN BIRAKTI

  • Çarşamba 33.4 ° / 21.9 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Perşembe 33 ° / 22.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cuma 31.1 ° / 23.9 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı

Süper Lig LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 36 30 1 5 60 95
2.Fenerbahçe 36 26 4 6 51 84
3.Samsunspor 36 19 10 7 14 64
4.Beşiktaş 36 17 8 11 23 62
5.İstanbul Başakşehir 36 16 14 6 4 54
6.Eyüpspor 36 15 13 8 5 53
7.Trabzonspor 36 13 11 12 13 51
8.Göztepe 36 13 12 11 9 50
9.Rizespor 36 15 17 4 -6 49
10.Kasımpaşa 36 11 11 14 -1 47
11.Konyaspor 36 13 16 7 -5 46
12.Alanyaspor 36 12 15 9 -7 45
13.Kayserispor 36 11 13 12 -12 45
14.Gazişehir Gaziantep 36 12 15 9 -5 45
15.Antalyaspor 36 12 16 8 -25 44
16.Bodrum FK 36 9 17 10 -17 37
17.Sivasspor 36 9 19 8 -16 35
18.Hatayspor 36 6 22 8 -27 26
19.Adana Demirspor 36 3 28 5 -58 2