Tarih: 09.10.2018 15:50

MEME KANSERİNDEN DEĞİL, GEÇ KALMAKTAN KORK!

Facebook Twitter Linked-in

Her sekiz kadından birinde meme kanseri riskinin görüldüğünü ifade eden Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Sadık Muallaoğlu, “Meme kanseri, memedeki süt bezleri ve süt kanallarını oluşturan hücrelerin normal olmayan biçimde, kontrol dışı olarak çoğalması ve vücudun başka bölümlerine de yayılarak çoğalmayı sürdürmesidir. Kanser hücreleri, meme dokusu dışına çıktığında, öncelikle koltuk altındaki lenf bezlerini tutmaktadır.

Erken dönemde teşhis edilmediğinde, öncelikle çevre lenf bezlerine daha sonra kan yoluyla karaciğer ve kemik gibi organlara yayılım olur. Meme kanserinin en sık karşılaşılan belirtisi; memede sert, ağrısız, zamanla büyüyebilen, hareket ettirilebilen ama bazen hareketsiz kitlenin hissedilmesidir. Daha nadir olarak; meme cildinde kızarıklık, morarma, yara, içeri doğru çöküntü, yaygın küçük şişlikler ve portakal kabuğu görünümü oluşması, meme başında genişleme, içe çökme, yön değiştirme, kabuklanma, çatlama, meme başı ve çevresinde renk değişikliği, meme ucundan gelen akıntı, koltuk altında görülebilen ve elle fark edilen ağrılı ya da ağrısız şişlikler görülebilmektedir” dedi. 

“Kendi kendine muayene, erken tanı için önemli bir adımdır”
Kendi kendine meme muayenesinin, meme kanseri tanısındaki önemini vurgulayan Doç. Dr. Sadık Muallaoğlu, “Kendi kendine meme muayenesi, erken tanı için çok önemli bir adımdır. Her kadın 20 yaşından itibaren, meme muayenesini yaparken; her ay adet döneminden sonra memesinin simetrisine, meme başında bir akıntı olup olmadığına, ele bir kitlenin gelip gelmediğine dikkat etmelidir. Çünkü meme kanseri tümörü, basit bir değerlendirme ile algılanabilir. Meme kontrolleri 40 yaşından sonra doktor tarafından yapılmalıdır. Aynı zamanda doktorun önerisi ile yine her yıl mamografi taraması çok önemlidir” açıklamasında bulundu. 

“Erken teşhise yönelik taramalar önemli”
Meme kanserinde görülen risk faktörlerinden söz eden Doç. Dr. Muallaoğlu, “Şişmanlık, alkol-sigara kullanımı ve yanlış beslenme alışkanlığı, ailede meme kanseri hikâyesi, hiç çocuk doğurmamış olmak, daha önce yumurtalık ya da rahim kanseri teşhisi konulması, uzun süre doğum kontrol hapı kullanılması, ileri yaşta olmak, adet görmeye başlama yaşının erken, kesilme yaşının geç olması, meme kanserinin risk faktörleridir. Riski azaltmak amacıyla kilo kaybı düzenli egzersiz gibi davranış değişiklikleri etkili olabilir. Ancak risk faktörlerini en aza indirecek hayat tarzı değişikliklerinin yanı sıra hastalığın erken teşhisine yönelik yapılan meme kanseri taramaları, bu kanserden ölümleri ve hastalığın sıklığını azaltmada en etkili yöntemlerdir” dedi. 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —