Tarih: 12.08.2020 23:15

KARAMOLLAOĞLU: TÜRKİYE MORATORYUMLA KARŞI KARŞIYA

Facebook Twitter Linked-in

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, ekonominin geldiği durumla ilgili “Türkiye morotoryumla karşı karşıya” diyerek, kavramı “Bu ne demek; artık bir şirketin veya devletin borçlarını ödeyemeyeceği noktaya geldikten sonra atacağı adımlar” diye açıkladı. 
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, düzenlediği basın toplantısında ekonomideki gelişmelere değinerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “IMF bizden 5 milyar dolar borç istedi” sözlerini hatırlattı. Erdoğan’ın IMF’ye karşı olduğunu ancak ‘IMF politikalarını uyguladığını’ söyleyen Karamollaoğlu, “IMF’ye borç verme noktasına geldik diyeceksiniz onun arkasından da ekonomiyi bugün ki hale düşüreceksiniz” dedi.
Ekonomide liyakate dikkat çeken Karamollaoğlu, “Liyakatsiz kişilere verirseniz; ekonomiyi düzeltemezsiniz” diye altını çizdi.
AKP iktidarının ülkeyi yönetemediğine vurgu yapan Karamollaoğlu, şunları söyledi:
“Bu iktidar artık kendilerinin dediği gibi yoruldular, problemleri makul şekilde mütalaa edemiyor, gerçekleri göremiyorlar. Şunu kimse unutmasın zamanı gelen iktidarlar muhakkak giderler.  Demokratik olarak ayrılırsanız; belki hoş bir seda bırakırsınız. Ama direnir, hileye başvurur, hadiseleri çarpıtır size karşı olanları vatan hainliği ile yaftalarsanız; adam bile olamazsınız. Yakın zamanda seçim olacağını düşünmüyorum. Çünkü; seçimlerde başarı gösteremeyecek bir partinin, seçime gideceğini düşünmüyorum.”  
Karamollaoğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:  
OKULLARIN AÇILMASI: Salgın ne yazık ki hala etkisini yitirmedi, hala aramızdan canlar almakta.  Ülkemizde de bir endişe var çünkü yaz dönemi girdi bazı kurallara riayet etmemek bunu da bir marifetmiş gibi ortaya koymak vaka artışına vesile oluyor.  Şimdi okullar yakında açılacak bu en önemli konumuz. Milli Eğitim Bakanlığından çıt çıkmıyor. Bu konuda hükümetin şaşkın ve sessiz olduğunu görüyoruz. Ne olacak belli değil. Hakikaten okullar açılacak mı yoksa uzaktan eğitim konusu hayatımızda yer mi alacak? Bunların hepsi ciddi birer mesele, bu noktada hükümet meseleye biraz daha aciliyet kazandırması gerekmektedir. Bu noktada şu iki uyarıyı da yapmak istiyorum. Hepimiz 82 milyon olarak sağlık çalışanlarımızın bu fedakarlığına destek vermeli, tedbirlere en hassas şekilde riayet etmeliyiz.Yaşanabilecek bir ikinci dalgada ekonominin ayakta kalabilmesi için hazırlıkların yapılması şimdiden yol haritasının titizlikle hazırlanması gerektiğini vurgulamak istiyorum.
EKONOMİ DUVARA TOSLADI: Ekonomimiz içinde bulunduğu krizden kendisini bir türlü çıkaramıyor. Bu arkadaşlar tam bir mirasyedi gibi çalışmaya başladılar. Bu arkadaşlar 2002 krizinden sonra geldiler o gün IMF’nin ille de Türkiye’ye gelmesi icap eder dediği Derviş politikalarını ısrarla uyguladılar. İşin garibi bu sürekli olarak IMF’nin aleyhinde bulunacaksınız, ülkeyi bunlardan kurtardık IMF’ye borç verme noktasına geldik diyeceksiniz onun arkasından da ekonomiyi bugün ki hale düşüreceksiniz.
Hala IMF’ye karşı tavır sergiliyor ama IMF politikalarını da uygulamaktan vazgeçmiyor. Hükümet, üretime dönük yatırımları, tarım yatırımlarını, sanayi yatırımlarını ve ihracatı unuttu. Şimdi milli gelir yerle bir oldu hiç milli gelirden bahsedeni görebiliyor musunuz iktidar partisi arasında? Gık yok ama lafa geldi mi? Ekonomi uçuşa geçti. Algı operasyonları ile ekonomiyi düzeltemezsiniz. Millete her gün üst perdeden moral depolayarak, ekonomi düzelmez. Herkesi kör zannediyorlar; esas kör olan, hükümetin kendisidir. Şunu bilelim; eğer siz, bugünkü haliyle bir vurdumduymazlık içine girer, ekonomiyi liyakatli kişilere değil de, liyakatsiz kişilere verirseniz; ekonomiyi düzeltemezsiniz.
TÜRKİYE MORATORYUMLA KARŞI KARŞIYA: Muhterem arkadaşlar biz aslında şu an bir moratoryumla karşı karşıyayız. Bu ne demek; artık bir şirketin veya devletin borçlarını ödeyemeyeceği noktaya geldikten sonra atacağı adımlar.  Borçlarını ödeyemiyor Türkiyemiz. Sizden alacaklı olanlara oturup borçlarınızı yeniden taksitlendirmek demektir bu.  Tabi onlarda bu taksitlendirmeleri kendi işlerine gelen politikaları dikte ederek yapacaklar. Bu Osmanlı döneminden beri yaşanan bir durum 1881 Muharrem kararları diye geçen sonra Duyun-u Umumiye diye geçen bir süreci yaşadık. Biz o borçların bakiyesini iki cihan harbinden sonra ödeyebildik 1953’de. 1881’de ne olduysa 1598’de aynısı oldu. Rahmetli Menderes hükümeti ABD ile işler düzelmeyince dolar 3 liradan 9 liraya fırladı.  Bizim şu andaki dış borcumuz; sene başında 450 milyar dolar civarındaydı. Şimdi; 485 milyar dolar civarına çıktı. Dolarda şimdi 7 lirayı kendilerine bir psikolojik sınır olarak gördüler bugün dolar 7.33. Zannediyorlar ki herkes kör esas kör ve şaşı olan kendileri! Gerçeklerden koparsanız; hiç bir şeyi çözemezsiniz, ekonomiyi hiç çözemezsiniz. Asgari ücretli bir çalışan, önceleri 7-8 altın alabilirken; bugün alım gücü 3-3,5 altına düştü. 1881’de ve 1958’de yaşadığımız ekonomik patlamayı 1994’de de yaşadık 2002’de de.  Parayı siz, betona ve asfalta dökmeyi kalkınma olarak görürseniz; ülkenin geleceği nokta işte burasıdır.
EN BÜYÜK PROBLEM SUNİ GÜNDEMLER: En büyük problem; ülkeyi, suni gündemlerle meşgul etmeye kalkmaktır. Arkadaşlar suni gündemlerle uğraşmak milleti bunlarla uğraştırmak çok kısa zaman sizin nefes almanıza imkan verir zannederseniz arkasından gelen şok daha tahripkar olur. Ekonomi batıyor biz suni gündemlerle uğraşıyoruz.  Dış politikada yalnızlaştık, hiç kimse ile doğru dürüst bir bağ kuramıyoruz.  İktidar diyordu ki; 'adaletin olmadığı yerde, zulüm vardır.' Hay Allah razı olsun! Bir de dön; kendine bak, bakayım! Adalet var” demekle, adalet tesis edilmez! İnsanlar, adaletin olduğuna güvendiği zaman; adalet vardır demektir. İktidarlar icraat yeridir; laf üretme yeri değildir. Ne dış politikada, ne ekonomide, ne eğitimde; “bir şeyi de başardık” diyebiliyor musunuz? O yüzden şu an Türkiye’yi kimsenin suni gündemlerle oyalama hakkı yok, muhalefet burada sakın hataya düşmesin! Muhalefetin de bu noktada uyanık olması icap eder.
TORPİL VE LİYAKATSİZLİK BİR SONUÇTUR: İnsan utanır bazı yerlerde yakınlarını iş başına getirmeyi. Hele ki hanımını kızını çoluk çocuğunu. Ama bu durum Türkiye’de garipsenen bir hal olmaktan çıktı.  Bunun neticesinde siz işi ehliyet sahibi olmayanlara verdiğiniz zaman o iş yerle bir olur düzelmez batar.
DIŞ POLİTİKADA ATILAN ADIMLARA DİKKAT ETMELİYİZ: Bu arkadaşlar, iş başına gelirken; Amerika’dan madalya aldılar, en büyük desteği Avrupa’dan aldılar. Şimdi ne oldu? Buzdağları örüldü, biz hiçbir zaman ABD veya Rusya güdümüne girelim demedik. Ama dengeli bir dış politika yürütülmesinin elzem olduğunu vurguladık, biz buna şahsiyetli dış politika dedik.  Şahsiyetli dış politika için, güçlü olmaya ve komşularla iyi ilişkiler kurmaya ihtiyacımız var. ABD Irak’ı işgal edecek destek vereceksin sonra Irakla iyi bir ilişki kuracaksın! Kime yaradı Ortadoğu'daki dış politikanız? Bir tek ülkeye yaradı; İsrail! Herkesle kavgalı hale geldik şimdi Libya’da ciddi bir takım adımlar atıyorduk Almanya’yı da Fransa’yı da ABD’yi de Rusya’yı da karşımıza aldık. Aralarında ihtilaf olan ülkeleri bile kendimize karşı birleştirebilmek de ayrı bir başarı!
İKTİDAR MUHAKKAK GİDECEK: Bu iktidar artık kendilerinin dediği gibi yoruldular, problemleri makul şekilde mütalaa edemiyor, gerçekleri göremiyorlar. O yüzden şaşkın bir durumdalar. Bir insanın vücudunda kanser meydana gelmişse ve sadece moralimi yüksek tutacağım dese neye yarar? Zamanı gelen gider, gitmesini bilmeli. Şunu kimse unutmasın zamanı gelen iktidarlar muhakkak giderler.  Demokratik olarak ayrılırsanız; belki hoş bir seda bırakırsınız. Ama direnir, hileye başvurur, hadiseleri çarpıtır size karşı olanları vatan hainliği ile yaftalarsanız; adam bile olamazsınız! Yakın zamanda seçim olacağını düşünmüyorum. Çünkü; seçimlerde başarı gösteremeyecek bir partinin, seçime gideceğini düşünmüyorum.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —