Tarih: 14.12.2019 12:08

HAK’IN HARCAMALARI HARAMA DÖNÜŞTÜ

Facebook Twitter Linked-in

Türkiye’de helal gıda sertifikası verilme meselesinin henüz arzu edilen hedefe ulaşamadığının altını çizen Tokdemir, Türkiye’nin İslam coğrafyasındaki ticari payı arttırması gerektiğini belirtti. Tokdemir’in TBMM Genel Kurulunda yapmış olduğu konuşmanın devamında, “Ülkemizi İsrail’i tohumuna, Latin Amerika’nın angusuna, Bulgaristan’ın samanına muhtaç eden iktidar bugün önümüze bütçe kalemlerinden biri olarak Helal Akreditasyon Kurumu bütçesini koyuyor. Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle 2018’de helal uygunluk değerlendirme kuruluşlarını akredite etmek bu kuruluşların ulusal veya uluslararası standartlara göre faaliyette bulunmalarını ve bu suretle düzenledikleri belgelerin ulusal ve uluslararası alanda kabulünü temin etmek üzere kurulan bu kurum Türkiye’de helal akreditasyon hizmeti sunma yetkisine sahip tek kurum olarak görev yapmaktadır.
2018 yılında kurulan ancak 2018 den 2019’un kasım ayına kadar herhangi bir başvuru olmadığı halde 2 yılda 8.8 milyon lira harcayan bu kurumun, harcamalarının artık harama dönüştüğünü söyleyebiliriz. Kurulduğu günden günümüze ne yurtdışında temsilcilik açmış ne de bir ruhsat vermiştir. 

GDO SORUNUNUN ÇÖZÜLMESİ GEREKİYOR

Peki ne yapmış, 2018 yılında kurulduktan sonra 5 yönetim kurulu üyesi, 4 daire başkanı ile 50 kişilik personeli olan helal akreditasyon kurumuna 1007 metre kare hizmet binası tahsis edilmiş, hizmet binası için de 3 milyon 117 bin lira para harcanmıştır. Kâğıt üzerinde var olan, samimi ve gerçekçi olmayan aynı zamanda hiç bir hizmet sunmayan kurumun 2020 yılı bütçesi de yüzde 8.1 olarak arttırılmıştır. Asıl olan hem dini inançlarımıza uygun hem de halk sağlığını tehdit etmeyen yerli üreticiyi korumak ve teşvik etmek olmalıdır. Helal sertifika vermeden önce GDO sorunu çözülmesi gereken bir konudur. Bir yandan GDO ile gereken mücadeleyi göstermeyeceksiniz diğer yandan da helal sertifikası diyeceksiniz, bu sakat bir anlayıştır. 

ÖZEL SEKTÖR TEŞVİK EDİLMELİ

Dünyada en çok helal gıda sertifikası veren ülkelerin başında Brezilya ve Yeni Zelanda gelmekte iken %99’u Müslüman olan ülkemizde bugüne kadar maalesef hiç helal gıda sertifikası verilmemiştir. Helal gıda dünya ticaret hacmi parametreleri dâhilinde görüyoruz ki bu konuda devlet ve özel sektör olarak topyekûn bir seferberlik gerekmektedir. Bu seferberlik hem yurt sathında hem de ihracata yönelik bir seferberlik olarak düşünülmelidir. Türkiye’nin İslam coğrafyasındaki ticari payı arttırılmalıdır. Ayrıca helal sertifikası yalnızca gıda sektöründe değil, tekstil, medikal, kozmetik ve eczane ürünlerinde de dünyayla senkronize ve paralel olarak hayata geçirilmesinin önü açılmalıdır. Bu alanda özel sektör teşvik edilmelidir.  
Eski ekonomi şimdiki Ticaret Bakanlığına bağlı olarak kurulan Helal Akreditasyon Kurumunun kanun maddelerine bakıldığında aslında oluşturulan kurumun Müslümanların beklentilerini hiç de karşılamayacağı açık bir şekilde görülebilmektedir. Büyük rakamlarla apar topar kurulan bu kurum sadece birilerine makam- mevki vermek ve istismar için mi kuruldu? Allah her kuluna helal gıdayı, helal yaşamayı, helal düşünmeyi, haram ve kul hakkı yememeyi nasip etsin diyor yüce meclisi saygıyla selamlıyorum” şeklinde konuştu. 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —