GEZİ TUTUKLUSU CAN ATALAY, İSTANBUL BAROSU OLAĞAN GENEL KURULU'NA CEZAEVİNDEN SESLENDİ

İstanbul Baro Başkanı Avukat Mehmet Durakoğlu, yeniden aday olmadığı baro genel kurulunda kürsüyü Gezi Davası tutuklularından avukat Can Atalay'a bıraktı.

GÜNDEM 23.10.2022 14:56:00 0
GEZİ TUTUKLUSU CAN ATALAY, İSTANBUL BAROSU OLAĞAN GENEL KURULU

Durakoğlu, “Size dört duvarla çevrilmiş bir hücreden sesleniyorum” diyen Atalay’ın konuşma metnini okudu. "Bir alacakaranlığın içinde ve daha da koyusunun kıyısındayız. Bizleri buradan Gezi’nin demokratik, çoğulcu, farklılıkları ile birlikte bir arada olmaya ve bir arada yaşamaya çağıran sesinin çıkacağına inanıyorum" diyen Atalay, genel kurula, "Bugün susma değil söyleme, fısıldama değil haykırma günüdür! Bugün memlekete sahip çıkmayan, memleketin sorumluluğuna ortak olma iradesi göstermeyen kimse mesleğimizin temel niteliklerini de koruyamaz, avukatın haklarını geliştirmek şöyle dursun muhafaza dahi edemez" sözleriyle seslendi.

Dünyanın en büyük barosu olarak bilinen İstanbul Barosu’nun yeni başkan ve yönetimini belirleyecek Olağan Genel Kurul Toplantısı, Haliç Kongre Merkezi’nde başladı.
"İstanbul Barosu Cemiyeti" adıyla Türkiye'nin ilk barosu olma özelliğini de taşıyan İstanbul Barosu'nun Olağan Genel Kurulu Toplantısı divan seçimiyle başladı. Ardından bir yıl içinde hayatını kaybeden avukatların isimleri okundu. Salonda bulunan katılımcılar ise isimler okunurken ayakta saygı duruşunda bulundu.
İstanbul Baro Başkanı Mehmet Durakoğlu, kongrede yaptığı konuşmada; “Onun bizim adımıza da Silivri’de yattığını düşünüyorum’ dediği avukat Can Atalay'ın hazırladığı konuşma metnini okudu.
ANKA Haber Ajansı'ndan Oktay Yıldırım, Edda Sönmez ve Sadık Karakuloğlu'nun aktardığına göre; Durakoğlu’nun okuduğu metinde “Size dört duvarla çevrilmiş bir hücreden sesleniyorum” diye başlayan Can Atalay şu değerlendirmeleri yaptı:
'GEZİ SADECE DÜNÜMÜZE DEĞİL AMA AYNI ZAMANDA DA GELECEĞİMİZE DAİRDİR'
Bu ses sizlere Silivri’den ulaşıyor. Gezi Direnişi’ni karalama çabasının yeni uğrağı 25 Nisan kararı ile kilit altındayız. Gezi Direnişi’nin farklılıklarımızla, öncesinde yaptıklarımızın ya da söylediklerimizin yanlışlığı ya da doğruluğunun hesabını tutmadan, yalın bir adalet talebi ve çoğulcu bir demokrasi şöleni olduğunu lütfen, hep birlikte yeniden anımsayalım. Gezi Direnişi milyonlarca sıradan yurttaşın haklarının hiçe sayıldığı ama sürekli yükümlülüklerinden söz edildiği hukuksuz bir hukuk düzenine meşru bir itiraz; bin bir farklılıktaki insanımızın muştuladığı çoğulcu demokrasi imkânı oldu. Gezi Direnişi sıradan yurttaşların aşağıdan yukarıya seslendirdikleri kardeşleşme iradesi ve barışma kararlılığı oldu. Gezi, bu memleketin eşitlik, özgürlük, kardeşlik, adalet ve demokrasi yolunda sönmeyecek umudu oldu. Bu nedenle de Gezi sadece dünümüze değil ama aynı zamanda da geleceğimize dairdir.
'HER YER TAKSİM, HER YER DİRENİŞ'
Muktedir olduğunu sananların Gezi Direnişi’ni karalama çabasının sebebi de budur. Bizleri kilit altına alarak yapılmaya çalışılanların ötesinde, korktukları da Gezi’nin ta kendisidir, Gezi’de vücut bulan dayanışma iradesi, tüm çoğulculuğu ile bir arada durma inadıdır; eşitlik, özgürlük ve demokrasidir. Onların korkusu bizim umudumuzdur, başarabileceğimizin nişanesidir. Sözlerime ‘Her yer Taksim, her yer direniş’ diyerek devam edeceğim. Çünkü, bu slogana ve hatırlattıklarına önümüzdeki dönem çok ihtiyacımız olacak. Çünkü, ‘Her yer Taksim, her yer direniş’, ülkemize çöken alacakaranlığa karşı milyonların bir uyarı seslenişi, boyun eğmeyeceğinin ifadesiydi.
'GEZİ’DE YÜKSELEN UMUDUN, DOSTLUĞUN, KARDEŞLİĞİN SESİ BASKIN GELECEK'
Bir alacakaranlığın içinde ve daha da koyusunun kıyısındayız. Bizleri buradan Gezi’nin demokratik, çoğulcu, farklılıkları ile birlikte bir arada olmaya ve bir arada yaşamaya çağıran sesinin çıkacağına inanıyorum. Hiç şüphem yok, biz kazanacağız! Nefretin, kindarlığın değil Gezi’de yükselen umudun, dostluğun, kardeşliğin sesi baskın gelecek. Bu memlekette halktan ezilenden yana mücadele verenler kazanacak, adalet arayanlar kazanacak, hep birlikte mücadele edecek, hep birlikte kazanacağız. Ülkemiz, bir alacakaranlığın içinde ve daha da koyusunun kıyısında! Ülkemiz adım adım anayasal ilke ve kuralların, kurum ve kuruluşların tasfiye edildiği bir karanlığın içine sürüklendi. Türkiye epey zamandır artık bir hukuk devleti değil, olağanüstü hâl devleti durumunda. Ülkemizi, toplumsal ve siyasal yapının her yanına dal budak salmış bir çevre kuşatmış durumda. Önce Fettullahçı çete ile bir koalisyon kurarak; daha sonra adım adım tüm gücü kendi elinde toplayarak demokrasinin 'd'sinden ve hukukun 'h'sinden söz edilemeyecek bir memleket yaratmayı neredeyse başardılar! Kalanları da yok etmek için yoğun bir hazırlık içindeler.
'İNSANLIĞIN BAŞINA GELMİŞ EN BÜYÜK FELAKET ‘FAŞİZM’DİR'
Düşününüz, 12 Eylül askeri faşist diktatörlüğü dahi kendi 'meşruiyet' iddiasını toplumun bütün kesimlerine karşı tarafsızlık ve geçicilik ile izah etmeye çalışmıştı. Bugün ise değil bu nitelikte bir meşruiyet iddiasından söz etmek; toplumu sadece kendisine oy verenlerden ibaret, kendisine oy vermeyenleri vatandaşlıktan çıkmış sayan ve geçicilik şöyle dursun kendisini ebedi kılmaya çalışan bir istibdat ile karşı karşıyayız. Bir siyasi partinin liderinin 'milletin bir devamı, hatta bir uzvu' olduğunu kolaylıkla söyleyen saray danışmanı kişi, 1933 Almanya’sında değil, 2022 Türkiye’sinde konuşmaktadır. İnsanlığın başına gelmiş en büyük felaket 'faşizm'dir ve yukarıdaki söz, faşizmin bir kitabı varsa onun tam orta yerindendir. Türkiye’de hukuk devleti hep eksik, demokrasi hep gedikti diyecek olanlara katılırız; ancak bu genel doğrunun söylenmesinin memleketin karşı karşıya bulunduğu bu büyük tehlikeyi gölgelemesine asla izin vermemeliyiz. Hukuk devletinin farklı biçimlerinden söz edebiliriz. Ama hukuk devleti esas olarak tanımlanmış, herkesçe önceden bilinen kurallı devlet işleyişidir. Bugün ülkemizde kuralların yırtılıp atıldığı, kalıcı olağanüstü hâl devlet işleyişi adım adım kurumsallaştırılıyor.
'AVUKATLIK ONURUMUZ TEHLİKEDEDİR'
Her birimizin çok iyi bildiği Avukatlık Kanunumuzun 76. ve 95. maddeleri barolarımızı ve bizleri 'hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak'la yükümlü tutar. Yine 95. madde barolarımızı 'avukatlık onurunun' korunmasıyla görevlendirir. 'Hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak', avukatlık onurunun gereğidir. Hukukun üstün olmadığı, kurallı devlet işleyişinin olmadığı yerde avukatlık onurumuzu korumak olanaklı mıdır? Günümüzde adalet, iktidara kümelenmiş, toplumsal ve siyasal yapının her yanına dal budak salmış çevrenin kendi iktidarının devamı için tanımladığı bir beka’ya göre işliyor. Günümüzde yargı da dahil idarenin işleyişinin temel ilkesi, bu çevrenin iktidarının bekası için her türlü önlemin alınması ve uygulanmasıdır. 'Avukatlık onurumuz' tehlikededir. Hangimiz istibdat rejiminin beka alanına giren bir davada temsil ettiğimiz insanlara yazılı kurallara dayanarak yorum yapıp muhtemel sonuçların neler olabileceğini söyleyebiliyoruz? Üstelik, hangi davanın beka alanına girdiğini dahi bilmiyoruz. Siyasi davalarda, ceza davalarında bu durum çok net görülebilmekte ise de artık ticari davalarda dahi beka alanının ya da beka diye yutturulmaya çalışılanın korunmaya çalışıldığını görüyoruz. Bir maden katliamından sonra, daha 41 işçinin cesedi ortadayken bu kaderin bir planı diyen yürütmeden bağımsız olmadığını bildiğimiz yargıdan etkin bir araştırma ve soruşturma bekleyebilir miyiz? Kuşkusuz hayır.
'HUKUK DEVLETİ İŞLEYİŞİNİN SON KALINTILARI DA YIKILMAYA ÇALIŞILIYOR'
Yüksek yargı açılışlarında, baro kongrelerinde yürütme ve yargı bir araya geldiğinde güçler ayrılığının, yasama, yürütme ve yargı arasındaki ilişkilerin durumu üzerinden konuşulurdu. Günümüzde mevcut durumu güçler ayrılığının bozulan dengesi üzerinden konuşmak, değerlendirmek, görüşü ne olursa olsun her hukukçu için lükstür. Vahim hatadır. Neden? Olağanüstü durumlar, bizler tasvip etmesek de olağanüstü hâl yasalarına ve bu yasalarda tanımlanan kurumlarca uygulanageldi. Bugünü daha tehlikeli yapan görünürde kurallı hukuk devleti işleyişi varken somutta sistemin olağanüstü hâl devletine göre işlemesidir. Aynı mahkeme, aynı kurum önüne gelen konu eğer beka kapsamındaysa birdenbire olağanüstü hâl kurumuna dönüşmekte, kararlarını iktidarın tanımladığı beka durumuna göre vermektedir. Belirtmeme gerek yok, bu durum yalnızca mahkemeler için geçerli değildir. Nüfus idaresinden, gazetelere ilan veren ve gazetecilere sarı basın kartı veren kurumdan, medyayı denetleyen RTÜK’e kadar tüm devlet işleyişi için geçerlidir. Olağanüstü durumlar bir genel tehlike, bir ülkenin bekası durumundan doğar. Günümüzde beka, iktidar ve çevresinin bekasıdır. Bu nedenle hiçbir adımları tesadüfü değildir. Hiçbir noktada boşluk bırakmamayı amaçlıyorlar. Gezi Davası’ndan, yeni çıkan sansür yasasına kadar bütün gelişmeler bu tabloyu tamamlamak içindir. Hukuk devleti işleyişinin son kalıntıları da yıkılmaya çalışılıyor, hava delikleri kapatılıyor, fişler tek tek çekiliyor. Mevcut durumu güçler ayrılığı arasında bir kayma olarak görmek ve göstermek ülkemize, halkımıza ve de mesleğimize karşı sorumluluk duymamak olacaktır.

  • BIST 100

    9078,43%-1,59
  • DOLAR

    38,49% 0,02
  • EURO

    43,75% -0,30
  • GRAM ALTIN

    4077,11% -0,68
  • Ç. ALTIN

    6629,81% 0,33

MİLLET İRADESİNE SAHİP ÇIKIYOR! MİTİNGİNDE YENİ ADRES BAŞAKŞEHİR

İMAMOĞLU'NUN GİTTİĞİ OTELİN YÖNETİCİLERİ SERBEST BIRAKILDI

İSVEÇLİ GAZETECİ MEDİN'E ‘CUMHURBAŞKANINA HAKARET’ SUÇUNDAN CEZA

YILMAZ TUNÇ'TAN DEM PARTİ'YE YANIT…

EKREM İMAMOĞLU, ÇALIŞMA ARKADAŞLARINA SESLENDİ

1 MAYIS ÖNCESİ İSTANBUL, İZMİR VE ANKARA'DA OPERASYON: ÇOK SAYIDA YURTTAŞ GÖZALTINA ALINDI!

TRAFİĞİ BİRBİRİNE KATAN ÇAKARLI ARACI MENZİL LİDERİ DE KULLANIYOR

MURAT KURUM: KANAL İSTANBUL GÜNDEMİMİZDE DEĞİL

EKREM İMAMOĞLU'NUN GİTTİĞİ OTELİN MÜDÜRÜ VE 2 PERSONELİ HAKKINDA GÖZALTI KARARI

İBB'YE OPERASYONU: 48 KİŞİNİN İFADESİ TAMAMLANDI

AYŞE BARIM İÇİN İSTENEN CEZA BELLİ OLDU

'ABDULLAH BAHÇELİ' DEDİ, SOSYAL MEDYANIN DİLİNE DÜŞTÜ

AKP'DEN TÜSİAD'A BARIŞ ELÇİSİ

MELONİ'DEN ERDOĞANA 'GÖÇMEN' TEŞEKKÜRÜ

İMAMOĞLU'NA SERT LAFLAR ETTİKTEN SONRA SÖZÜ DEM'E GETİRDİ

ÖZGÜR ÖZEL:MANSUR YAVAŞ SÖZLERİNE AÇIKLIK GETİRDİ

ÖZGÜR ÖZEL AKLINDAKİ FORMÜLÜ AÇIKLADI…

İSPANYA VE PORTEKİZ'DE ELEKTRİK KRİZİ: NEDENİ BULUNAMADI

200 MİLYONA TEMEL ATILAN CAMİ İNŞAATI ATIL BIRAKILDI!

CHP'Lİ İSİMLERE 'TERÖR' SORUŞTURMASI: 25 KİŞİ HAKKINDA KAMU DAVASI AÇILDI

HATAY'DA SAĞLIKSIZ SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİNE DENETİM: 220 KİLOGRAM İMHA EDİLDİ

İBB’YE YÖNELİK OPERASYONDA GÖZALTINA ALINAN VE KAYINPEDERİ ÜZERİNDEN RÜŞVET ALMAKLA SUÇLANAN ONUR SOYTÜRK'ÜN İFADESİ ORTAYA ÇIKTI…

SAMSUN'DA HEYELAN: BABA VE İKİ ÇOCUĞU HAYATINI KAYBETTİ

SAMSUN'DA HEYELAN: AKARYAKIT İSTASYONUNDA ARAMA-KURTARMA ÇALIŞMASI BAŞLATILDI

ELAZIĞ'DA 4,9 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREM MEYDANA GELDİ

ÖZGÜR ÖZEL'DEN EKREM İMAMOĞLU'NA ZİYARET

İMAMOĞLU’NDAN GÖZALTILARA TEPKİ…

TGRT'DE OLUMSUZ 'KJ'YE PATRON EŞİ SANSÜRÜ…

ÖZGÜR ÇELİK O BAVULLARI TEK TEK AÇTI!

AKP'Lİ İSİMDEN İTİRAF GİBİ 'İMAMOĞLU' VE 'KAYYUM' SÖZLERİ!

Yükleniyor


İMAMOĞLU'NUN GİTTİĞİ OTELİN YÖNETİCİLERİ SERBEST BIRAKILDI

İSVEÇLİ GAZETECİ MEDİN'E ‘CUMHURBAŞKANINA HAKARET’ SUÇUNDAN CEZA

EKREM İMAMOĞLU, ÇALIŞMA ARKADAŞLARINA SESLENDİ

1 MAYIS ÖNCESİ İSTANBUL, İZMİR VE ANKARA'DA OPERASYON: ÇOK SAYIDA YURTTAŞ GÖZALTINA ALINDI!

TRAFİĞİ BİRBİRİNE KATAN ÇAKARLI ARACI MENZİL LİDERİ DE KULLANIYOR

MURAT KURUM: KANAL İSTANBUL GÜNDEMİMİZDE DEĞİL

  • Perşembe 22.1 ° / 12.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cuma 23.5 ° / 9.7 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 22.9 ° / 11.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı

Süper Lig LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 31 25 1 5 48 80
2.Fenerbahçe 31 23 2 6 49 75
3.Samsunspor 32 16 10 6 9 54
4.Beşiktaş 31 14 7 10 16 52
5.Eyüpspor 32 14 10 8 11 50
6.İstanbul Başakşehir 31 14 11 6 7 48
7.Trabzonspor 31 12 10 9 13 45
8.Göztepe 31 11 10 10 12 43
9.Konyaspor 32 12 13 7 -3 43
10.Kasımpaşa 31 10 9 12 -2 42
11.Gazişehir Gaziantep 31 12 13 6 -2 42
12.Kayserispor 31 10 11 10 -10 40
13.Antalyaspor 31 11 13 7 -21 40
14.Rizespor 31 11 16 4 -14 37
15.Sivasspor 32 9 16 7 -10 34
16.Alanyaspor 31 9 15 7 -11 34
17.Bodrum FK 32 9 16 7 -13 34
18.Hatayspor 31 4 20 7 -29 19
19.Adana Demirspor 31 2 25 4 -50