Tarih: 29.04.2022 21:09

ERDOĞAN'DAN CHP'Lİ ÖZEL'E DAVA

Facebook Twitter Linked-in

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, kendisine yönelik açıklamaları nedeniyle CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'e 250 bin liralık manevi tazminat davası açtı.
Konuyla ilgili Özel'den yanıt gecikmedi. Özel, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisine açtığı tazminat davasına ilişkin olarak, “Tarih önünde mahkum olmak son derece siyasi bir eleştiridir. Recep Tayyip Erdoğan’a her eleştiriyi hakaret olarak algılamaktan vazgeçmesini ve eleştiri tahammülünü yükseltmesini tavsiye ediyorum. Üzülerek söylüyorum ki, bugünün haberi bana açtığı bu dava değildir. Bugünün haberi, kendisine ‘diktatör bozuntusu’ dediğim gerekçesiyle açtığı 250 bin TL’lik tazminat davasının reddedilmiş olmasıdır. Mahkeme o kararında ifade özgürlüğü sınırlarının aşılmadığını, Erdoğan’ın fikir ve görüşlere tahammül etmesi gerektiği hükmüne varmıştır” ifadesini kullandı.

Özel, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamaları ile avukatı aracılığıyla hakkında açtığı 250 bin TL’lik tazminat davasına ilişkin olarak yaptığı yazılı açıklamada, “Tayyip Erdoğan, dün yaptığı açıklamada, soy ismim üzerine birtakım ifadeler kullandı. Tayyip Erdoğan’ın siyasi hayatı boyunca ona yapılan ve en ayıpladığım saygısızlığın soyisim üzerinden etnisite, din ve mezhep göndermeleri yapan ırkçı tahliller olduğunu bir kez daha kayda geçirmek isterim. Maalesef kendisinin de bu ayıplı duruma kalkıştığı anlaşılıyor. Soyisimle uğraşmak, acizliktir, tükenmişliktir ve tehlikelidir. Soy ismime yaptığı göndermeyi avukatı Ahmet Özel ile kendi partisindeki Özel soy isimli Isparta ve Hatay milletvekillerinin ve ailelerinin takdirlerine bırakıyorum. Meselenin esasına yönelik bir şey söyleyemeyip, soy isimle dalga geçmek, çaresizliktir” dedi.
Özel, şunları kaydetti:
“KARŞIMIZDA BİZE DERS VERECEK NİTELİKTE BİRİ OLMADIĞI ORTADADIR”

“Tayyip Erdoğan, meselenin esasına ilişkin bir şey söylememektedir. Sanki Osman Kavala, Gezi davasından beraat ettiğinde, onu tahliye etmek yerine, casusluk suçundan cezaevinde kalmasına yönelik süreçte hiç dahli olmamış gibi konuşmaktadır. Gezi’de yaşamlarını yitiren gençlerimizin yargılamalarında verilen kamu vicdanını yaralayan kararlar halen hatırlarımızda. Buna karşın pazartesi günü verilen haksız karar da ortadadır. Adalet ve Kalkınma Partisi yetkilileri iktidara; mağduriyetlerle ve vesayetlerle mücadele ederek geldiklerini her fırsatta vurgulamaktadır. Maalesef iktidar partisi şimdilerde kendi gücüne ve yargı erki üzerindeki etkisine güvenerek başka başka mağduriyetler yaratmaktadır. Karşımızda bize ders verecek nitelikte biri olmadığı ortadadır.
“SON DERECE SİYASİ BİR ELEŞTİRİ”
Kaldı ki tarih önünde mahkum olmak, son derece siyasi bir eleştiridir. Tayyip Erdoğan, sandıkta kaybedeceğini anladıkça hırçınlaşmaktadır. Recep Tayyip Erdoğan’a her eleştiriyi hakaret olarak algılamaktan vazgeçmesini ve eleştiriye tahammülünü yükseltmesini tavsiye ediyorum. Erdoğan, FETÖ'cülere verdiği destekle tarih önünde mahkum olmuştur sonra da çıkıp, 'Kandırıldım' demiştir. Ben, Tayyip Erdoğan, Gezi davasında da tarih önünde mahkum olacaktır ve hesap verecektir diyorum. Tayyip Erdoğan, elinde bulundurduğu kamu gücü ve medya üzerindeki etkisini kullanarak bunu hep yapmaktadır. Kendisine yöneltilen her haklı eleştiriyi kriminalize etmek, hakaret barındırmayan her açıklamayı şeytanlaştırmak için önce trollerini, sonra basın üzerindeki etkisini, sonra kurmaylarını kullanmakta, en son açıklamayı da kendi yapmaktadır. Bizlerin sesini kısmak için yüksek sesle kriminalize ettiği her davayı daha en başında kazandığına yönelik kamuoyunda bir algı yaratmaya çalışmaktadır. Üzülerek söylüyorum ki, bugünün haberi bana açtığı bu dava değildir. Bugünün haberi, kendisine ‘diktatör bozuntusu’ dediğim gerekçesiyle açtığı 250 bin TL’lik tazminat davasının reddedilmiş olmasıdır. Mahkeme o kararında ifade özgürlüğü sınırlarının aşılmadığını, Erdoğan’ın fikir ve görüşlere tahammül etmesi gerektiği hükmüne varmıştır.'
Dilekçede şu ifadeler yer aldı:
Davalının açıklamaları, bir bütün olarak gerçek dışı ithamlar içermesinin yanında, Sayın Cumhurbaşkanımızın kişilik haklarına ağır bir saldırı da teşkil etmektedir. Kamuoyunda Gezi olayları olarak bilinen hadiseler, kamu görevlileri dahil olmak üzere onlarca vatandaşımızın hayatını kaybettiği, birçok kamu binasının ve işyerinin tahrip edildiği, kamuya ve özel kişilere ait mallara zarar verildiği, cebir ve şiddet kullanılarak meşru hükümetin devrilmeye çalışıldığı hadiselerdir.
Gerek amacı gerekse tercih edilen yöntemler itibariyle birçok suça vücut veren bu hadiselerin adli makamlar tarafından soruşturulması ve kovuşturulması kadar tabii bir şey olamaz. Hiçbir demokratik hukuk devleri, şiddet içerikli yönetmelerle, seçilmiş meşru hükümetin devrilmesine müsamaha göstermez. Bu nitelikteki eylemlere adli ve idari olarak müsamaha göstermek demokratik hukuk devletinin bizatihi inkarı anlamına gelmektedir.

Kuvvetler ayrılığının cari olduğu demokratik hukuk devletinde yargısal faaliyetlerden dolayı yasama ve yürütme itham edilemez. Yargılama faaliyeti, bağımsız ve tarafsız mahkemelerin yetkisi dahilindedir. Mahkemelerin, tabi oldukları usuller çerçevesinde yaptıkları yargılama faaliyetlerine ve hüküm olarak ortaya koydukları iradeye herkes saygı göstermek zorundadır. Mahkeme kararlarının eleştirilmesi ile kararın veren hakimlere hakaret edilmesi veya hakimlerin tehdit edilmesi aynı çerçevede değerlendirilemez. Birincisi hukuken meşru olmakla birlikte ikincisi hukuken mazur görülemez.

Davalının, kamuoyunda 'gezi davası' olarak bilinen ceza davasında yerel mahkemenin verdiği karar üzerinden, Sayın Cumhurbaşkanımızı hedef alan açıklamaları, yukarıda ifade edilen temel ilkelerin açık bir ihlali olduğu gibi, Sayın Cumhurbaşkanımızın kişilik haklarına da ağır bir saldırıdır.Yargıtay kararlarında isabetle belirtildiği üzere 'başta siyasi kişiler olmak üzere, en geniş halde dahi, ifade özgürlüğünün kişilerin itibarına zarar verecek boyuta ulaşmaması gerekir. Bu gereklilik, temel hak ve hürriyetlerin, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva ettiğini belirten Anayasa'nın 12. Maddesinin ikinci fıkrasından doğan bir zorunluluktur'.

Davalının, dava konusu beyanları, ifade özgürlüğünün sınırlarını aşan, kamusal tartışmalara katkı sunma kapasitesi olmayan, Sayın Cumhurbaşkanımızın itibarına zarar veren, siyasi eleştiriden çok kişisel saldırı niteliğinde açıklamalardır.Sonuç itibariyle dava dilekçesinde 250 bin TL manevi tazminatın Özgür Özel’den tahsili ile mahkeme kararının yüksek tirajlı bir gazetede yayınlanması talep edilmiştir.

NE OLMUŞTU?
CHP'li Özel, Gezi Davası sonrasında yaptığı açıklamada, 'Bu saray rejiminin korkak efendileri tir tir titreyecek. And olsun ki bu kumpası kuranlardan, beraat etmiş Gezi'yi yeni yargılama talimatı verenlerden hesap soracağız. And olsun ki Soma'nın da Gezi'nin de AKP'nin zulmettiği herkesin hesabını teker teker soracağız' ifadelerini kullamıştı.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —