AKŞENER,ERDOĞAN'A SERT SÖZLERLE YÜKLENDİ

AKŞENER,ERDOĞAN

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin 2. Olağan Kurultayı'nda konuştu

İYİ Parti 2. Olağan Kurultayı’nda konuşan Meral Akşener, ekonomiden dış politikaya, sağlıktan eğitim sistemine Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sert sözlerle yüklendi. Hiçbir konuda istikrarın sağlanamadığını belirten Akşener, “Çocuklarımızın rızkı, rant çetelerine peşkeş çekildi. Pandemi süresince milletine maske bile dağıtamayan bu iktidar, o beş müteahhidin milyarlarca liralık alacağını dakika geciktirmedi. Beş müteahhide ‘Hızır’ olan iktidar, milletine, ‘Hızır Paşa’ oldu” dedi. Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ni eleştiren Akşener, “Bu mu damadınla el ele uçurduğunuz ekonomi? Bu ucube sistem, bırakın Türkiye’yi uçurmayı, her geçen gün uçuruma sürüklüyor' dedi. Akşener, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “kapatılsın” dediği Türk Tabipler Birliği’ne selam gönderdi, iktidarın tartışmaya açtığı İstanbul Sözleşmesi için “Kadına el kaldırmaya kalkanlar, ellerinin tereddütsüz kırılacağını bilecek. İYİ Parti iktidarında, İstanbul Sözleşmesi yaşayacak” dedi. Akşener’in önemli diğer vurgusu da “güçlü parlamenter sistem” oldu.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Millet bizi çağırıyor” sloganıyla Altınpark Anfa’da yapılan İYİ Parti 2. Olağan Kurultayı’nda konuştu. Akşener’in konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

TTB’ye selam olsun: Pandemi şartları gereği, misafir davet edemediğimiz bir kurultay yapıyoruz. Anadolu bozkırında, kalbi her daim memleket için atanlara selam olsun. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklarına selam olsun! Biz rahat uyuyalım diye, teröre göğsünü siper eden Mehmetçiğe selam olsun. Biz hastalanmayalım diye, pandemiyle gece gündüz mücadele eden sağlık çalışanlarımıza selam olsun. Atamın bize emaneti, cefakâr Türk tabiplerine selam olsun. 21 yıldır hakkını arayan, ama haksızlığın alasıyla muhatap olan EYT’lilere selam olsun. Yürekleri bu ülkenin evlatlarını yetiştirmek için atan, 2019’da KPSS’de, her daim de mülakatlarda mağdur edilen ve bir türlü atanamayan öğretmen kardeşlerime selam olsun.

İYİ Parti horlananların partisidir: Bundan üç yıl önce, İYİ Parti’yi bu aziz millet kurdu. İYİ Parti’yi, çocuğunun okul derdine düşmüş anneler, borç batağında kaybolan babalar kurdu. İYİ Parti’yi, traktörüne mazot, toprağına tohum alamayan çiftçiler, siftah edemeyen esnaf kardeşlerim kurdu. İYİ Parti’yi, eve ekmek götüremeyen emekliler, geçinemeyen asgari ücretliler kurdu. İYİ Parti’yi, Ak Partili dayısı olmadığı için mülakattan elenenler, üniversite mezunu işsizler kurdu. İYİ Parti’yi, son bir umutla; memleketten ümidini kesmiş, hayalleri çalınan gençler kurdu. Bu partiyi biz kurmadık. Bu partiyi siz kurdunuz, İYİ Parti sizindir. İYİ Parti ezilenlerin, horlananların partisidir. İYİ Parti özgürlük diyenlerin, huzur diyenlerin, mutluluk diyenlerin partisidir. İYİ Parti milletin ta kendisidir.

Fatura kabarmaya devam ediyor: Türkiye, iyi yönetilmiyor. Ak Parti iktidarı, memleketin en önemli meselelerinde gösterdiği beceriksizliklere, her gün bir yenisini ekliyor. Türkiye’yi 2. Dünya Savaşından koruyan, Kore’de Türk’ün kudretini dünyaya gösteren, Akdeniz’in ortasında, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni kurduran, Kardak’a bayrağımızı diktiren, terörist başını Suriye’den çıkartıp, kapı kapı gezdiren, Türk dış politikası terk edildi. Türkiye’yi soktukları yolun sonunda, 5 milyon sığınmacı ülkemize yerleşti. Üstüne, milletimizin alın teriyle birikmiş, 50 milyar dolarımız heba oldu ve fatura kabarmaya devam ediyor.

Bir arpa boyu yol alamadın: Sayın Erdoğan; küsüp, büyükelçilerimizi çektiğin ülkeler, bugün başkalarıyla kol kola ve karşımızda. ‘Dostum’ dediğin her ülke liderinin, Türkiye’ye mutlaka bir zararı var. Dostun Trump, PKK-YPG’ye milyonlarca dolarlık silah ve mühimmat veriyor. Kankan Putin’in, bomba yağdırdığı Mehmetçiklerimizin acısı hala dinmedi. 10 sene önce beraber tatil yaptığın, kardeşin Esat’la, 10 senedir uğraşıyorsun, bir arpa boyu yol alamadın. ‘Ege’de Türk adaları işgal ediliyor, gereğini yapın’ dedik, dinlemedin. Havaya bakıp ıslık çaldın, oralı olmadın, yakılan mangalların dumanını görmedin. Gittin, Yunan başbakanı Karamanlis’i, evladına nikah şahidi yaptın. Mısır’ın iç sorununda taraf oldun, Sisi’ye taktın, Mısır’ı Yunanistan’ın kucağına attın. Esat’a taktın, Suriye’yi ABD’nin, Rusya’nın, PKK'nın kucağına attın.

Yürekli milleti ikiye böldüler: İktidarda kalmak, koltuğunu korumak için her şeyi mübah gören bu zihniyet; en büyük kötülüğü, bağrından çıktığı bu vefakar millete yaptı. Her zorluğu omuz omuza vererek aşmış, koca bir milleti, birbirine düşman hale getirdiler. Tasada ve sevinçte kucaklaşmayı bilen, yüce yürekli bir milleti, ortadan ikiye böldüler. Türk Milleti’ne, Cumhur İttifakı’ndan önce, ‘illet’ diyen, ‘zillet’ diyen, ‘terörist’ diyen çıkmamıştı. Onu da yaptılar. Milletin birliğini temsil eden o özel makamda bile, bunu yaptılar.

Tokat yiyeceksiniz: İktidardakilere sesleniyorum; milletimizin feraseti yüksektir ama aynı zamanda, o yüksek ferasetli milletin, bileği kalın, tokadı serttir. Milletimiz düşmanlıktan, ayrışmadan, nefret söyleminizden artık bıktı. Siz görmeseniz de, bu sabırlı milletin sabır taşı, artık çatlamak üzere. Günü geldiğinde öyle bir tokat yiyeceksiniz ki, ne olduğunuzu şaşıracaksınız.

Beceriksiz damatla iş görmeye çalışıyorsun: Sayın Erdoğan ülkeyi içine soktuğun durumu beğeniyor musun? Milletimize reva gördüğün bu tablodan memnun musun? Bütün bu tabloya baktığımızda, dönüp gençlerimize ne diyeceğiz? ‘Bugünü kaybettik, bari yarını kurtaralım’ diyorum, sen yine oralı değilsin. Hala beceriksiz damadının aklıyla, şakşakçı saray danışmalarının lafıyla, iş görmeye çalışıyorsun. Söyler misin sayın Erdoğan; gençlere ne diyelim? Canın sıkıldıkça onlara sarıyorsun. Özgürlüklerine, haklarına el koyuyorsun.

Sen işsizlik umutsuzluk verdin: Atatürk, ‘muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur’ diyerek, Türk gençliğine özgüven ve umut verdi. Peki sen gençlerimize ne verdin Sayın Erdoğan? İşsizlik verdin. Umutsuzluk verdin. Bunalım verdin. Bak, sordular gençlere. Dediler ki, 'Türkiye dışında yaşamak ister misin' Yüzde 62’si ne dedi biliyor musun? ‘Evet’ dedi. Hem de geri dönmemecesine… İşte gençlerimize verdiğin armağan Sayın Erdoğan: İçinde nefes alamadıkları, ait hissedemedikleri bir Türkiye … Sen gençlerimize kocaman bir hapishane verdin Sayın Erdoğan!

Ak Partili yeğenler, kuzenler bitmedi: Bugün 24 yaşında olan üniversite mezunu bir gencimiz; hayatı boyunca 15 kere sınav sisteminin değiştiğine şahit oldu ama doğru sistem hala bulunamadı… Üniversiteden mezun olup diplomasını alınca, hayata atılabileceğini düşündü ama Ak Partili yeğenler, kuzenler bitmedi, sıra bir türlü ona gelmedi. Akademisyen olmak istedi. Ama girdiği sınavlardan, geçerli puanlar almasına rağmen, kayırma mülakatlarına, rektörün akrabalarına takıldı. Gün geçtikte ticarileşen eğitim sistemi içerisinde, hep devlet okullarında okudu. Ama başvurduğu yerlerin kapısı ona değil; Amerika’da, İngiltere’de okuyan zengin çocuklarına açıldı.

Eşsiz doğa betonla kaplandı: Eğitim gibi, sağlık gibi, memleketin en temel hizmetlerini, ticaret gören bu rantçı zihniyet, sadece adalet duygumuzu sarsmadı. Doğayı da katletti. Gözümüz gibi bakmamız gereken Kaz Dağları, delik deşik edildi. Cerattepe gibi bir cennet köşe, ahbap müteahhitlere yem edildi. Salda Gölü şantiyeye çevrildi. Bu memlekette, 672 yıllık tarih mirası olan Galata kulesine, matkapla, hilti’yle girildi! İşte o kadar gözleri döndü, bu kadar yoldan çıktılar. Gürül gürül su akan her yere, HES’ten set ördüler. Çatlayan toprak, yaş almışların gözyaşlarıyla sulandı. Dünya her fırsatta yenisini dikerken, mübarek zeytinliklere kıydılar. Allah’ın bize bahşettiği, Türkiye’nin eşsiz doğası adeta betonla kaplandı.

Bire yapılacak işler, beşe ihale edildi: Cumhuriyetin 80 yılda yaptıklarını, satıp savan, yiyip bitiren, yağmalayan bir doymazlıkla karşı karşıyayız. Ne dış politikada, ne ekonomide, ne kalkınmada, ne eğitimde, hiçbir konuda istikrar sağlanamadı. İstikrarlı oldukları tek konu, verdikleri ballı ihaleler oldu. Çocuklarımızın rızkı, rant çetelerine peşkeş çekildi. Bire yapılacak işler, beşe ihale edildi. Geçmediğimiz yol ve köprülerden adeta haraç kesildi. Pandemi süresince milletine maske bile dağıtamayan bu iktidar, o beş müteahhidin milyarlarca liralık alacağını dakika geciktirmedi. Beş müteahhide ‘Hızır’ olan iktidar, milletine, ola ola ‘Hızır Paşa’ oldu.

Türkiye, bunu hak etmiyor: Geçen sene 24 lira olan bir ürünün fiyatı, bugün 36 lira olmuş. Sorsan enflasyon yüzde 14. Kendilerini kandırıyorlar, bizi de kandırabileceklerini sanıyorlar. Oysa Partili Damat Ekonomisi’nin gerçekleri çok başka… Türkiye bunu hak etmiyor. Türkiye’nin kaynakları var. Türkiye zengin bir ülke. Türkiye, milletini bolluk içinde yaşatacak her şeye sahip. Ama 83 milyon vatandaşım, damadın gözünde 5 müteahhit etmiyor.

Neyi uçuruyorsunuz: Sayın Erdoğan; Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne geçince, Hani Türkiye prangalarından kurtulacaktı? Hani zengin olacaktık? Hani ekonomi uçacaktı? Bu mu damadınla el ele uçurduğunuz ekonomi? Ülkenin parasını pul ederek, kimi, neyi uçuruyorsunuz? Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi dedikleri bu ucube sistem, Bırakın Türkiye’yi uçurmayı, her geçen gün uçuruma sürüklüyor. Bu sistem yüzünden; mutfakta tencere kaynamıyor, pazarda fileler dolmuyor, anaların evlatları iş bulamıyor, her gün daha fazla genç, ülkesinden umudu kesiyor.

İstanbul Sözleşmesi yaşayacak: Diplomasiden ekonomiye, eğitimden üretime, işsizlikten borçlara, boşaltılan hazineden, vatan evlatlarını ortada bırakan kayırmacılığa kadar, bütün bu keşmekeşin ve çilenin çözümü belli; iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistem. Ve o çözümün adresi İYİ Parti! Kimsenin şüphesi olmasın; Türkiye’ye, hayatın her alanında nefes aldıracağız. Kadına el kaldırmaya kalkanlar, ellerinin tereddütsüz kırılacağını bilecek. Türkiye, 21. yüzyılda, kadınlarımızın sokağa çıkmaktan korktuğu bir ülke olma utancından, kurtulacak. İYİ Parti iktidarında, İstanbul Sözleşmesi yaşayacak.

Devlet nasıl yönetilirmiş, dosta düşmana göstereceğiz: Yol haritamız eksiksiz bir şekilde hazır. Önümüzdeki dönemde, kısır siyasi tartışmalardan sıyrılıp, yeni bir uyanış için geliştirdiğimiz, çözümlerimizi konuşacağız. Türk milletini, hayallerimize ortak edeceğiz ve göreve geldiğimizde en iyi bildiğimiz işi yapacağız. Devlet nasıl yönetilirmiş, dosta düşmana göstereceğiz. Zor değil. Mesele ‘ben’ değil, ‘biz’ diyebilmekte. İşte bizim yolumuz budur. Buyurun, şimdi ayağa kalkın! Millet bizi çağırıyorsa, oturmak olmaz. Şu andan tezi yok, hep ayakta olacağız. Üç yıl önce millet bizi, kıvılcım olarak gönderdi, büyüdük ateş olduk. Şimdi millet bizi çağırıyor.