Dün (21 Haziran Cumartesi) akşam saatlerinde 'cumhurbaşkanına tehdit ve hakaret' suçlamasıyla gözaltına alınan gazeteci Fatih Altaylı''nın emniyet ifadesi ortaya çıktı.Evinden gözaltına alınan Altaylı, İstanbul Emniyeti Güvenlik Şube Müdürlüğü'ne Bağlı Kamu Güvenliği Büro Amirliğine götürüldü.
Altaylı emniyetteki ifadesinde AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan''ı tehdit ve hakaret amacının bulunmadığını söyledi.
Türk Ceza Kanunu'nun 310/ maddesinin uygulanabilmesi için ortada fiili bir durum olması gerektiğini ifade eden Altaylı, ifadesinde "Şunu da göze almak gerekir ki suç olduğu iddia edilen konuşmam da ilk cümlem Türk Halkı sandığı sever olmuştur, bu bile demokrasiye olan inancımızın ve komuşmamuzdaki niyeti göstermektedir" ifadelerini kullandı.
Halktv.com.tr'den İsmail Saymaz'ın aktardığına göre Altaylı, ifadesinde şunları söyledi:
"Söz konusu yayın ve cümleler bana aittir, ancak Cumhurbaşkanını ne tehdit nede hakaret maksadım vardır. Bir araştırma şirketinin yapmış olduğu ankette vatandaşlara Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kaydı Hayat şartı ile Cumhurbaşkanlığı yapmasına onay verip vermedikleri sorulmuş, vatandaşların yüzde yetmişi de böyle bir Anayasa değişikliğine onay verip vermeyeceklerini söylemişti.
Bende bu konu ile ilgili yorumumda Türk halkının tanzimattan bu yana oy kullanarak Devlet yönetiminde etkin olmayı sevdiğini ve benimsediğini ve herhangi bir kişiye kendi isteği ve denetimi dışında Devlette üst düzey görev yapma iznini peşinen vermekten hoşlanmadığını söyledim. Ve Türk Halkının kendini yönetenlere karşı her zaman eleştirisel bir tutum takınabildiğini Padişahlık döneminde bile Cuma selamlıklarında Padişahları eleştirdiğini tarihe meraklı bir Afyoncu gibi yakın tarihimiz üzerine uzman bilim insanları ile de defalarca televizyonlarda entelektüel kimliğimle ifade ettim. Bu gibi örnekleri daha önce gerek Murat Bardakçı gerek Erhan konuşmuşluğumuz vardır. Açıkçası bu tarihi bilgilerden mevcut Cumhurbaşkanına bir tehdit algısı çıkabileceği
aklımdan dahi geçmezdi.
"TCK 310/2 UYGULANABİLMESİ İÇİN FİİLİ BİR HAKARET OLMASI GEREKİR"
Olayın bu şekle büründürüldüğünden ve sadece tarihi bilgi vermeye yönelik sözlerimin bilinçli bir çarpıtma ile sanki Cumhurbaşkanını tehdit ediyormuşum gibi algılatılmasından ben sorumlu değilim. 45 yıllık meslek hayatımda son 30 yılda sayısız televizyon programı ve sayısız köye yazısı kaleme aldım.
Bunların herhangi birisinde bırakın Cumhurbaşkanını herhangi bir vatandaşı dahi tehdit etmişliğim yoktur. Bu suçlama ile hakkımda dava dahi açılmadı. Burada da tehdit maksadım olmadığı gibi şahsen tanıdığım Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik herhangi bir tehdit veya hakaret aklımın ucundan dahi geçmez eleştiri hakkımı her zaman kullanmışımdır ancak tehdit benim asla yaptığım bir şey değildir.
Söz konusu suçlama ile ilgili olarak da görmüş olduğum savcılık sevk yazısında TCK 310/2 uygulanabilmesi için fiili bir hakaret olması gerekir, bu durumda bile herhangi bir tehdit ve hakaret kastım olmamasına rağmen savcılığın bu talebi hukuksuzdur ve yasaya uygun değildir. Şunu da göze almak gerekir ki suç olduğu iddia edilen konuşmam da ilk cümlem Türk Halkı sandığı sever olmuştur, bu bile demokrasiye olan inancımızın ve komuşmamuzdaki niyeti göstermektedir. Bu yüzden de hakkımda koğuşturmaya yer olmadığına karar verilmesini talep ederim"