Tarih: 13.11.2025 12:40

SİLİVRİ’DE KAOS: İBB DAVASI ADALET SİSTEMİNİ TIKADI!

Facebook Twitter Linked-in

İBB iddianamesinin 3.900 sayfalık dev hacmi, Silivri Cezaevi'nde savunma kaosuna yol açtı. Avukatlar fotokopi kuyruğunda, 402 sanık 8 kabine sığmadı. 17 milyonluk savunma masrafı, "adil yargılanma hakkı" tartışmasını alevlendirdi.

Cumhurbaşkanı Adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 2 bin 357 yıla kadar hapisle yargılandığı davaya ilişkin 3 bin 900 sayfalık iddianame, Silivri Cezaevi'nde adeta bir kriz yarattı. Dev iddianamenin sanıklara ulaştırılması, savunma hazırlıkları ve görüş düzeni, cezaevi içinde büyük bir kaosa dönüştü.

Cezaevinde fotokopi yarışı: Avukatlar sıraya girdi

Yeniçağ'dan Masun Gök'ün haberine göre, iddianamenin ortaya çıkmasıyla birlikte dün Silivri Cezaevi'nde olağanüstü bir hareketlilik yaşandı. Arkalı önlü basıldığında bile 5 klasörü bulan 3 bin 900 sayfalık iddianameyi müvekkillerine ulaştırmak isteyen avukatlar, cezaevinde fotokopi çektirebilmek için uzun kuyruklar oluşturdu.
Cezaevi yönetimi, dosyanın kopyalanması için sınırlı imkanlar sunarken, bazı avukatların kendi imkânlarıyla dışarıdan fotokopi hizmeti almaya çalıştığı öğrenildi. Bu durum hem ciddi zaman kaybına hem de yüksek maliyetlere yol açtı.

Savunma maliyeti dudak uçuklatıyor: 17 milyon 280 bin lira!

İddianamenin hacmi ve ek klasörlerin büyüklüğü, savunma sürecinde fahiş maliyetleri de beraberinde getirdi. Yapılan teknik hesaplamalara göre, 402 sanığın yer aldığı İBB davasında tüm dosyanın kopyalanması, ortalama bir sayfanın 27 kuruştan hesaplandığında yaklaşık 17 milyon 280 bin lirayı buluyor.
Bu durum, hem avukatlar hem de sanıklar açısından adil yargılanma hakkının fiilen sekteye uğraması anlamına geliyor. Çünkü cezaevlerinde dijital ortamda dosya inceleme imkânı bulunmadığından, tutuklu sanıkların tek seçeneği milyonlarca liralık fotokopi masraflarını karşılamak olarak kalıyor.

Ek klasörler yolda: Krizin büyümesi bekleniyor

Davaya ait ek klasörlerin yüzlerce cilt tutacağı tahmin ediliyor. Hukukçular, sürecin bu şekilde devam etmesi halinde savunma hazırlıklarının ciddi biçimde aksayacağına dikkat çekiyor. Özellikle "örgüt yöneticisi" olarak suçlanan bazı isimlerin, savunmalarını oluşturmak için yüzlerce sayfalık belgeyi tek tek incelemesi gerektiği, bunun mevcut cezaevi şartlarında neredeyse imkânsız olduğu vurgulanıyor.

Avukat görüş kabinleri yetersiz: Sadece 8 kabin var

Kaosun bir diğer boyutu ise avukat–müvekkil görüşme trafiğinde yaşanıyor. Silivri Cezaevi'ndeki ilgili blokta yalnızca 8 adet avukat görüş kabini bulunuyor.
Mevcut durumda bile avukatların müvekkilleriyle görüşebilmek için saatlerce sıra beklediği belirtilirken, iddianamenin kabul edilmesiyle artacak yoğunluğun nasıl yönetileceği büyük soru işareti.
Avukatlar, sınırlı görüş süresi ve bekleme sıraları nedeniyle savunma hazırlıklarını tamamlayamayacaklarını, bunun da yargılamayı doğrudan etkileyeceğini savunuyor.

"Adil yargılanma hakkı tehlikede" uyarısı

Hukuk çevreleri, bu tabloyu "adil yargılanma hakkı açısından ciddi bir alarm" olarak değerlendiriyor. Devasa dosya hacmi, milyonluk masraflar ve fiziki kısıtlamalar, savunma hakkını fiilen ortadan kaldırabilecek bir boyuta ulaştı.
Uzmanlar, dijital erişimin sağlanması veya dosyaların elektronik kopyalarının güvenli şekilde paylaşılmasının zorunluluk haline geldiğini belirtiyor. Ancak mevcut mevzuat, tutuklulara bilgisayar veya dijital belge erişimi izni vermiyor.

Bu nedenle İBB davası, yalnızca siyasi etkisiyle değil; Türkiye'de yargı süreçlerinin fiziksel ve mali imkânsızlıklarla ne kadar zorlandığının da sembolü haline gelmiş durumda.

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —