Mitinge katılan vatandaşlara seslenen CHP lideri Özgür Özel, İBB'ye yönelik soruşturmalar kapsamında Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney'in gözaltına alınmasının arkasındaki planı ifşa etti.
CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından her hafta çarşamba günleri İstanbul'un bir ilçesinde, her hafta sonu ise Türkiye'nin farklı illerinde düzenlenen "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinglerinin bu haftaki adresi Kırşehir oldu. Sıcak havaya rağmen mitinge on binlerce vatandaş katıldı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, kalabalığa seslendi.
Özel, İBB'ye yönelik 9. dalga operasyonda Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney'in gözaltına alınmasının arkasındaki planı ifşa ederek "Bizim biricik kardeşimiz, Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney'e operasyon yaptılar. Şimdi kafayı İnan'a takmışlar. Neden? Çünkü belediye meclisinde denge var. İki üye taraf değiştirse ya da içeri atılmaya kalksa, belediye AKP'ye geçecek. Sırf oylarıyla alamadıkları Aydın'da yaptıkları hileyi, bu sefer Beyoğlu'nda yargı eliyle yapmak için İnan'ımıza saldırdılar." dedi. Beyoğlu Belediye Meclisi'nde CHP'nin 17, AKP'nin 11, MHP'nin 2 ve 1 bağımsız üye bulunuyor.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, İBB'ye yönelik soruşturmalar kapsamında tutuklanmasının ardından Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" sloganıyla 23 Mart'ta başlattığı mitingler serisini bu kez Kırşehir'de gerçekleşti. Mitingin yapılacağı Cacabey Meydanı, barikatlarla çevrilerek güvenlik önlemleri alındı. Meydana Türk bayrakları, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün posterleri, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in fotoğrafları ve CHP bayrakları asıldı.
Saat 19.30'da Cacabey Meydanı'nda başlayan büyük buluşmada, on binlerce vatandaşa seslenen Özgür Özel'in konuşmasından öne çıkan ifadeler şöyle:
- Çiftçilere yeniden ekip biçebilmeleri için faizsiz, uzun vadeli kredilerin verilmesi gerektiğinin bir kez daha altını çiziyoruz. Ayrıca Kırşehir'de, Ardahan'da, Kars'ta, Van'da, Erzurum'da, Erzincan'da, Türkiye'de hayvancılığın bu sene büyük bir şap hastalığı sorunu var. Bu konu, Kırşehir'i en derinden yaralayan konulardan bir tanesi. Hayvanlar ya öldü ya can çekişiyor. Aşılama etkisiz ve yetersiz kaldı. Et ve süt üretiminde 4 milyar dolarlık bir kayıpla karşı karşıyayız. Ölen hayvanların tespitlerinin yapılması lazım. Hayvan başı desteklerin verilmesi lazım. Bu hastalıkla etkin mücadele edilmesi ve şap vuran bölgelerin, biraz önce saydığım şehirler başta olmak üzere, afet bölgesi olarak ilan edilmesi gerekiyor. Buradan Erdoğan'a sesleniyorum: Yukarıdan bakıp sırça köşklerde oturup insanları karınca gibi görüp onların ezilmesine sessiz kalamazsın. Karıncanın kardeşi var, onun da adı Cumhuriyet Halk Partisidir. Ayrıca KÖYDES ödeneğinde son sıralarda olan Kırşehir'in bu tepkisini buradan bir kez daha ifade ediyoruz. Yol ve içme suyunda yaşanan sorunlar, köylerin sorunlarının hızla çözülmesi gerekir. Kırşehir Çiçekdağı duble yolunun tamamlanması, hızlı trenin bir an önce gelmesi, Organize Sanayi Bölgesi'nin hızla ilerlemesi gerekir.
"Bu iktidar geldi, hepinizi perişan etti"
- Hepimiz için mücadele eden sağlık emekçileri vardı. Tayyip Bey dedi ki 'Hakkınız ödenmez.' Haklarını ödemedi, hakikaten sözünü tuttu. Biz bütün sağlık emekçilerini yürekten bir alkışlayalım, bütün Türkiye'deki. Sonra ona yolu polisler açtı. Arkadaş, bayram olur polis çalışır, sokağa çıkmak yasak olur polis çalışır, maçta polis çalışır, mitingde polis çalışır, her şeyde polis çalışır ama bir tek onun fazla mesaisi çalışmaz. Zama gelince polisi unuturlar. Dünya kadar meslekten öğretmen, iktisat fakültesi mezunu, spor okulu mezunu… Hepsi bu milletin evladı. Gün gelince de gençlerle polisi karşı karşıya getiriyorlar. İki taraf da gözümüzün bebeği. Polisimizi yürekten bir alkışlayalım. Polise, askere, jandarmaya, infaz koruma memurlarına ve bu ülkede kamu görevi yapan herkese yürekten minnet duyuyoruz. Bu iktidar geldi, hepinizi perişan etti. Hepinize sahip çıkmak boynumuzun borcudur, söz veriyoruz.
"Kırşehir'de millet beşli çetenin adını duyunca deliye dönüyor"
- Kırşehir'de büyük bir sorun var. Dört yanını madenlerle sarmışlar. Koza Altın burada, Cengiz burada, Rönesans burada. Bu beşli çete denen kırk haramilerin de Kırşehir'de büyük itibarı var. Hakikaten adınızı duyunca millet deliye dönüyor. Ne yaptıysanız şimdi her tarafı sarmışlar. Bir tane de bizim Somalı madenciler vardı. İki asgari ücret verecek, fazla mesaiyi ona sayıyor, her türlü hakkını ona sayıyor. Çocukları perişan ediyor. Yalınayak yürüdüler, gördünüz değil mi? Ankara'ya kadar gittiler, yerlerde yattılar, parklarda yattılar. Onların haklarını vermeyen bir Fernas vardı. Neymiş? Ferhat Nasıroğlu, AK Parti'nin milletvekili. O dadanmış şimdi Kırşehir'e. Bu Fernas'la Demir Export ortaklık yaptılar, Kırşehir'e gelmişler. Başkan ve il başkanı, milletvekili bütün bu sorunları dile getirdiler ama buradan bir kez daha söylemek, sizin bildiğinizi Türkiye'ye duyurmak çok önemli. Şimdi bunlar 8 bin futbol sahası büyüklüğünde bir alanda altın arayacaklar. ÇED süreci devam ediyor.
"Kırşehir'in suyuna, kurduna, kuşuna, insanına, hepinizin sağlığına sonuna kadar sahip çıkmaya devam edeceğiz"
- Yılda 37 ton kazı yapmanın, bir buçuk milyon kamyonun tur atmasının, yılda 552 patlama, toplam 7 milyon ton patlayıcı Kırşehir'in dibinde patlatacaklar tabii. 17 yıl boyunca… Toplam yüzde 99'u mera vasfında bu arazinin. 2000 aile hayvancılık yapıyor. Buna karşı Seyfe Gölü zaten kurudu, canlanma umudu kalmayacak. Göl'e gelen kuşlar, gölü bulamayıp gidip oradaki, onların yapacağı suni göletlere, atık göletlerine konacak. Göçmen kuşlar zarar görecek. Öyle olunca, doğanın yanında olan, insanın, kurdun, kuşun yanında olan, çevrenin yanında olan… Sonuçta bu altının üstünde oturanlar bizleriz. Gelecekte biliyorsunuz bunlar devlet hakkı yüzde 2. Bir çizelge ile altında ortalama yüzde 15'i burada kalıyor, yüzde 85'i yurt dışına gidiyor. O yüzden AK Parti döneminde çıkan bu kanunlarla bu altınlar bu teknoloji ile çıkacağına, Kırşehir bunun üstünde otursun, günü gelince yüksek teknoloji ile ihtiyaç olunca torunlarımız bu altınları kullanır. Kırşehir'in suyuna, kurduna, kuşuna, insanına, hepinizin sağlığına sonuna kadar sahip çıkmaya devam edeceğiz.
''Sen imam hatiplilerin geleceğini kararttın''
- Omuz omuza bu kocaman meydanı dolduranlara, bu güzel eylemi yapanlara helal olsun, hepinize yürekten helal olsun. Gençler 'zıpla zıpla' yapıyor, bunun da avukatı durmuyor, gençlere dava açıyor. Bu slogan atılırken Jimmy jip öbür tarafa gitsin. Gençler niye kızıyor biliyor musunuz? Tarihin en büyük skandalı ile karşı karşıyayız. Bu meydanda dünya kadar diploması olan, işi olmayan genç var.
Hepinizin ailesinde, yakınında bu çocuklar var. Bunlar önce FETÖ'cülere soruları defalarca çaldırdılar. 2010 yılında KPSS'yi iptal ettirdiler. Bu sene, 14 yaşında pırıl pırıl çocuklar yahu, onların girdiği LGS sınavına şaibe karıştırdılar. Sonra Tayyip Bey bu rezillikten kendini sıyırmak için 'İmam hatiplilere laf ettirmem' dedi. Sen imam hatiplilerin geleceğini kararttın, bir milyonun üzerinde genç var, hepsi bizim evladımız. Ama öyle bir şey yaptı ki bütün imam hatiplileri sanki sorular çalınmış da o çocuklara verilmiş gibi…
''Bu meydan uzun adamdan, vatan evlatları bakan evlatlarından hakkını alacak''
- Diyelim ki çocuk AK Partili birinin evladı, kendi çalışsa başarsa o da şaibe altında kaldı. Esas kötülüğü sen zaten bunlara yaptın. Ve sonra da tutup imam hatip edebiyatı yapıyorsun. Türkiye'de saflar imam hatipliler ve olmayanlar diye ayrılmış değil. Türkiye'de saflar AK Partililer, CHP'liler diye değil. Türkiye'de safları şöyle ayırdınız: Kırk haramilerin safları, kırk milyon insanın safları. Bir tarafta AK Parti'nin kara düzeni şudur: Bir tarafta yediği önünde, yemediği arkasında, bir eli yağda, bir eli balda bakan evlatları; bir tarafta onları sırtında taşıyan vatan evlatları. Size söz veriyorum: AK Parti'nin kara düzeni bitecek. Bu ülkede, mahkemede de adalet gelecek, vergide de adalet gelecek, tarımda da adalet gelecek, geçimde de… Bu ülkede gerçek eşitlik olacak. Kısa çöp uzun çöpten, bu meydan uzun adamdan, vatan evlatları bakan evlatlarından hakkını alacak, söz veriyorum.
"Gençler, bu diplomasızı ilk seçimde göndermeye, diplomasını elinden aldıklarını getirip Cumhurbaşkanı yapmaya hazır mıyız?"
- En son suçu birbirlerine atıyorlar ve Bilgi Teknolojileri Kurumu e-imzaları çaldırmış, taklit ettirmiş. Böylelikle soru çalmaya gerek kalmamış, sistemi komple çalmışlar. İsteyene direkt diplomayı yazmışlar; okula gitmeden, üniversitenin kapısından girmeden, dirsek çürütmeden, emek vermeden yemek yemeye başlamışlar.
- Bu milletin diplomalı evlatları işsiz gezerken, yandaşına diploma basanlara yazıklar olsun. Tayyip Erdoğan bu ülkede kul hakkı yiyenleri himaye etmektedir, haksızlık yapanları, rüşvetle diploma dağıtanları, o diplomayla yükselenleri kayırmakta, onları kollamakta, kara düzene sahip çıkmaktadır. AK Parti'nin kara düzenini alaşağı edeceğiz. Bu Erdoğan, Ekrem Başkan'ın 31 yıl önce alnının teriyle aldığı diplomayı, sırf kendisine rakip olacak, seçimde onu yenecek diye iptal ettirdi ya... Şimdi o diplomaya o saldırınca, gençler de Erdoğan'ın olmayan diplomasını soruyor. Diyorlar ki: 'Diplomasız Erdoğan'. Gençler, bu diplomasızı ilk seçimde göndermeye, diplomasını elinden aldıklarını getirip Cumhurbaşkanı yapmaya hazır mıyız?''
- Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak durduğumuz yerdeyiz. Ama bu iktidar, yıllarca Filistin davasını kendi davası olarak söyleyen bu iktidar, ki bu iktidarın geldiği kökler, rahmetli Erbakan, oğlunun partisiyle ya da Saadet Partisi'yle, hem Yeniden Refah'la, hem Saadet'le, birlikte Filistin mitingi yapıyoruz. Bir noktada Filistin için buluşuyoruz ama oralarda AK Parti'yi göremiyoruz. Bana diyor ki Tayyip Erdoğan, 'Filistin hassasiyetimi sorgulayamazsın.' Olmayan şeyi nasıl sorgulayacağım? Sende Filistin hassasiyeti yok, Trump hassasiyeti, Trump korkusu var. Hem bu Erdoğan hem de bunun Dışişleri Bakanı TikTok'çu Hakan. Tanıyor musunuz? TikTok'çu Hakan. İsrail Filistin'in canına okudu. Bunlarda tık yok. Trump Netanyahu'ya gaz veriyor, tık yok. 'Gazze'yi otel yapacağım, kumarhane yapacağım.' Tık yok. 'Filistinlileri Gazze'den süreceğim, beş ülkeye dağıtacağım.' Tık yok. Ama sabah akşam TikTok. Neden? Erdoğan'dan sonra Cumhurbaşkanı olacak TikTok'çu Hakan. TikTok'çu Hakan'a söylüyorum: Kendi döneminde MİT'in bütün verilerini çaldırandan, devletin bütün bilgilerini çaldırandan, tüm vatandaşın T.C. numaralarını çaldırandan, 'Sıkışınca Suriye'ye geçeriz, iki bomba Türkiye'ye atar savaş çıkarırız' diyen adamdan Cumhurbaşkanı olmaz. Hadi oradan papucumun TikTok'çusu. Papucumuzun TikTok'çusu Hakan. Senden asla ve asla bu memlekete Dışişleri Bakanı da olmaz, bu memlekete Erdoğan'dan sonra senden hiçbir şey olmaz. Bu millet Erdoğan'ı nasıl götüreceğini, yerine nasıl bir Cumhurbaşkanı getireceğini biliyor. Erdoğan gibi Atatürk'e, silah arkadaşlarına, Cumhuriyet'in kurucu kadrolarına minnet değil husumet duyanlarla değil; onun gibi bu köylüye, bu çiftçiye 'Al ananı da git' diyenlerle değil; 'Çiftçi milletin efendisidir' diyecek bir Cumhurbaşkanını bekliyoruz.
"Erdoğan fakiri sevmez, Erdoğan zengin sever"
- Değerli Kırşehirliler, Erdoğan sizi seviyor mu? Niye sevmiyor biliyor musunuz? Fakirsiniz, fakir. Erdoğan fakiri sevmez. Erdoğan zengin sever. Erdoğan zengini destekler. Fakiri, yoksulu, emekliyi, emekçiyi asla desteklemez. Bakın açıkça söyleyelim: Emekliler bir el kaldırsın. Erdoğan geldiğinde bu emeklilerin en düşük emekli maaşı 8 çeyrek altın alıyordu. Şimdi 2 çeyrek alıyor. 16 bin lira kaç çeyrek alır, 2... Eskiden 8 alıyordu. Asgari ücretliler bir el kaldırsın... Erdoğan geldiğinde asgari ücret 7 çeyrek altın alıyordu, bugünkü parayla 50 bin lira. Bugün Erdoğan size veriyor, 22 bin lira. O yüzden diyorum Erdoğan fakir sevmez. Zengin sever. Erdoğan emekliyi, asgari ücretliyi, memuru, esnafı, çiftçiyi sevmez. Ama onların hepsinin adı halktır. O halka sahip çıkacak olan halkın partisidir, Cumhuriyet Halk Partisi'dir.
- Şimdi Türkiye'yi getirdiği duruma bakalım. En zengin yüzde 20, Türkiye'deki varlıkların yüzde 90'ını alıyor. Geriye kalan yüzde 80, hepimiz sadece yüzde 10'u. Bir tarafta yüzde 90'ı alan bir azınlık. Bir tarafta yüzde 10'a razı edilen devasa bir çoğunluk var. Onun için siyaset lafla yapılır, sözle yapılır. Ama ilkeyle yapılır. Siyaset öncelik belirleme işidir. Erdoğan'ın önceliği yüzde 20'lik zengin tabakadır. Beşli Çete'dir. 40 Haramiler'dir. Cumhuriyet Halk Partisi'nin önceliği sizsiniz. Yoksullaştırılan orta direktir. Emeklidir. Asgari ücretlidir, esnaftır, çiftçidir, hayvancılıkla uğraşanlardır. Cumhuriyet Halk Partisi'nin önceliği bizatihi Kırşehir'dir. Çiftçi kurtulmadan işçi, işçi kurtulmadan emekli, polis kurtulmadan öğrenci, öğrenci kurtulmadan esnaf kurtulamaz. Çünkü kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz."
"6 ayda faize 1,1 trilyon lira para ödediler"
- Bu iktidar, sözde faize karşı. Ama faiz onlara kürsüde haram, bütçede helal. 6 ayda faize 1,1 trilyon lira para ödediler. Hani övünüyorlar ya 'Avrasya Tüneli yaptık' diye. 23 yılda bir tane Avrasya Tüneli yaptılar. 6 ayda 22 Avrasya Tüneli parasını faizcilere verdiler. 23 yılda bir tane Osmangazi Köprüsü yaptılar ama bu sene 6 ayda 18 tane Osmangazi Köprüsü'nü faize verdiler. Emekliye gelince para yok, asgari ücrete yok. Memura yok. Çiftçiye yok. Don oluyor, hasar karşılamaya para yok. Şap oluyor, mücadeleye para yok. Ama faize gelince paraları çok. Bunun için bu 19 Mart darbesinden sonra yani Ekrem Başkan'ı Cumhurbaşkanlığından edebilmek için harcadıkları parayla bugün Türkiye'de emekliye lazım paranın 150 katı oraya gitti. Asgari ücrete lazım paranın 120 katı oraya gitti. Şundan herkes emin olsun. Siyaset öncelik belirleme işi. Erdoğan parayı darbeye harcıyor. Ama o darbe sonuç vermeyecek, Ekrem İmamoğlu, Cumhuriyet Halk Partisi gelecek. Hepinizin yüzü gülecek. Söz veriyoruz. Buradan 19 Mart darbesinden 2 gün sonra Erdoğan demişti ki 'Bir ay sonra birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar.' Bugün burada 46'ncı buluşmadayız. 149 gün geçti. 30 gün sonra hiçbirimiz kalmayacaktık. Biz birbirimizin yüzüne bakamayacaktık. Güya arkadaşlarımız ailelerinin gözüne bakamayacaklardı. Ama bugün insan içine çıkamayan, sokakta dolaşamayan, pazara çıkamayan ve sizin aranıza karışamayanlar var. Sorayım, Erdoğan, AK Partililer Kırşehir'e gelirler mi? Pazara çıkabilirler mi? Esnafın arasına girip hatır sorabilirler mi? Çünkü biz haklıyız ve buradan, Kırşehir'den Türkiye'nin gözünün içine baka baka söylüyorum. Arkadaşlarımız masumdur. Onlara atılanlar iftiradır. Amaç; bir sonraki Cumhurbaşkanı'na, bir sonraki iktidara darbe yapmaktır. Bunun için Türkiye'nin gözünün içine baka baka söylüyorum: Ahlaki üstünlük bizdedir. Psikolojik üstünlük bizdedir. Çoğunluk enerjisi bizdedir. Biz kazanacağız, biz kazanacağız.
"Dün AK Parti'nin kuruluş yıldönümüydü, malum pislik paçalarından aktı"
- Bu 19 Mart darbecileri maalesef önce Meşe, Ladin, Çınar diye üç tane odun buldular. Güya bunlar gizli tanık. Bunların yalanlarını hiçbir şeyle ilişkilendiremediler, bu sefer iftiraya giriştiler. Herkesi topluyorlar, çoluğu-çocuğuyla tehdit ediyorlar. 'Buna imza at' diyorlar. Atanı salıyorlar, atmayanın eşini de çocuğunu da içeri alıyorlar. Böyle haksızlıklarla bir büyük mücadele verirken, en sonunda iki - üç gündür çoktandır söylenen, hepimizin bildiği, bize beyaz Toros gösterip meydan okuyan AK Toroslar çetesinin foyası ortaya çıktı.
- Dün AK Parti'nin kuruluş yıldönümüydü, malum pislik paçalarından aktı. Öyle bir noktaya geldi ki artık gerçekleri gizleyemediler. Birbirlerine düştüler. Birbirlerini satmaya başladılar. Birbirleriyle kavgaya başladılar. Ama Adalet Bakanı, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun Başkanı diyor ki 'Olanlar avukatla müvekkil arasında. Bize ne?' Be hey Allah'ın adamı, biraz insaf, biraz vicdan. Kişi çıkıyor, diyor ki Yener Toruner, 'Mehmet Yıldırım diye bir avukat geldi. Dedi ki 'Savcı yakın arkadaşım.' Yanımdan savcıyı aradı, sesini bana duyurttu. Dedi ki 'Gideceğiz, şöyle bir ifade vereceksin. Eğer böyle, böyle yaparsan tutuklanmayacaksın. Dediğim gibi ifade vermezsen içeri gireceksin.' Doğrusunu söyledim, içeri girdim. Geldi yanıma, bana bir dizi iftira ve dünya kadar para istedi. Ben bunun olamayacağını söyledim. Bu sefer beni evladımla tehdit etti. Dedi ki 'Genç oğlun var, onu da içeri alırlar. Beni dinlersen, dediğimi yaparsan, yeterince parayı verirsen çıkarsın. Yoksa içeride yatarsın.'
"Türkiye siyaset tarihinin topuğu bırak en büyük tabansızlığını bunların yanına bırakırsak namerdiz"
- Şimdi biz bunun bütün kayıtlarını dökmüşüz, HSK'ya vermişiz. Daha üç hafta öncesinde de kadınlara 'Ya iftira at, ya içeride kal. Ya da git evladına kavuş' diyenleri, bunu kabul etmeyenleri Türkiye'nin dört bir tarafındaki 50 kişilik koğuşlarda 70 kişinin yattığı yerlere sürenleri şikâyet ettik. Üç haftalık dilekçe, cevap yok. Geçen haftaki dilekçe, cevap yok. Madem öyle onu söyleyelim. Bu AK Toroslar çetesi bunları yapıyor, yapıyor, yapıyor. Yetmezmiş gibi madem dediniz, söyleyelim. Pazartesi günü gideceğiz orada söyleyeceğiz ama. Bir tane müteahhit var. 380 tane ihale olmuş, 300'ü AK Parti'den. AK Partililere dokunmuyorlar. 80'i CHP'den. CHP'de dışarıda adam koymuyorlar. Oysa yolsuzluk var mı, hırsızlık var mı, bir tane kanıt yok. Ama bir iftira var. Aydın Büyükşehir Belediyesi de bununla en çok çalışan belediye. Ona demişler ki 'Aha dosya bu kadar.' Biz dedik ki 'Çalmadıysan, çırpmadıysan, bu işlere karışmadıysan korkma. Kaya gibi arkandayız.' Herkese dedi ki, 'Ben 7 metrekare yerde, 10 metrekare yerde nasıl yatarım?' Dedik ki 'Yatan nasıl yatıyorsa namusunla öyle yatarsın. Ama bunlara boyun eğmezsin.' Maalesef buna dediler ki 'Ya AK Parti'ye katılırsın ya hapse tıkılırsın. Ya AK Parti'ye katıl, yasa Silivri'ye tıkıl.' Bir de tabii bunun karşılığında maalesef bizim en gurur duyduğumuz kadın belediye başkanlarımız, 38 tane birbirinden mert, birbirinden cesur belediye başkanım var, kadın belediye başkanım. Ama bunlardan birine kocasının, babasının, erkeklerin baskısıyla. Firmaları zordaymış, 'AK Parti'ye geçersek orayı kurtarırız' diyerek Aydın'ın iradesine ve bir firmaya, düşünün ki memleketi düşünün. Parti değiştiriyor, firmanın hisseleri borsada yükseliyor. Memlekete bak. AK Parti'ye teslim olursa firmaya destek geleceğini bilenler, firmanın kağıtlarını alıyorlar, firma tarihi bir çıkış yaşıyor. Şunu söyleyeyim. O çıkışı da o firmaya yapılacak bundan sonraki destekleri de bu Türkiye siyaset tarihinin topuğu bırak en büyük tabansızlığını da bunların yanına bırakırsak namerdiz. Hepsini geri alacağız, hepsinden hesap soracağız.
"Müfettiş görevlendireceğine, bu çeteye yeni operasyonlar yaptırıyorlar"
- Şunu söyleyeyim, sonra çok güzel bir kısımla hep birlikte bitiririz. Birkaç husus var. Dün ortaya çıkan konu şudur. Bir başkası, bu sefer adı Murat Kapki. Tayyip Erdoğan Erdoğan'ın elinden ödüller alan, AK Parti döneminde bolca çalışan, daha önce de 2-3 kere iftiraya yeltenmiş ama 'At' dedikleri kadar iftira atmadığı için dışarı bırakılmamış birisini bu sefer AK Partili biri ziyaret ediyor. Mücahit Birinci'yi biliyor musunuz? Mücahit Birinci'yi? Onun Tayyip Bey'in sarayında fink atan, AK Parti'de fink atan, akşam televizyonlarda ona buna iftira atan, altında pahalı Mercedes'lerle pahalı arabalarla dolaşan… Dört bir tarafa dağıtılmışları savcılar adına, bakın şikâyetçisin avukat tutarsın. Bir suça muhatapsın, avukat tutarsın. Dünyada bir tek Türkiye'de bu AK Torosçu savcılar kendine avukat tutmuş. Yolluyor, gizli belgeleri gösteriyorlar. 'Savcı Bey yakınım.' Yolluyor, 'Benim dediğim gibi iftira at çıkartayım.' Bu Mücahit Birinci denen adam gidiyor ve diyor ki, 'Şunu söyleyeceksin: CHP kurultayına para verdim.' Adam diyor 'Vermedim, yalan.' 'Şunu diyeceksin: Ekrem İmamoğlu'na para verdim.' Diyor ki 'Nasıl ya vereceğim, nasıl ispatlayacağım, yalan. Diyor ki Bunlar gazetecileri satın aldı diyeceksin. Diyor ki yapamam, yalan.' Diyor ki 'Bunlar gazetecileri satın aldı diyeceksin.' Diyor ki, 'Yapamam, yalan.' 'Bunun üstüne bir de 2 milyon dolar para vereceksin. Savcı Bey seni bir hafta sonra salıverecek.' Bunun şikayetini HSK'ya yapıyoruz, ama memleketin Adalet Bakanı 'Bizimle ne alakası var?' diyor. Gidip de bir müfettiş görevlendireceğine, bu savcılara soruşturacağına, bu AK Toroslar çetesini dağıtıp yerine bu ülkenin kıymetli savcılarından atama yapacağına, bu çeteye yeni operasyonlar yaptırıyorlar. Bu sabahleyin daha önce 2-3 kere serbest bırakılma teklifiyle, iftiralar atan birisinin iftiralarına dayanarak ve daha birçok iftirayla öyle bir iş yaptılar ki…
ÖZEL, BEYOĞLU PLANINI İFŞA ETTİ
- Bizim biricik kardeşimiz Beyoğlu Belediye Başkanımız İnan Güney'imize operasyon yaptılar. Şimdi size İnan'ı anlatayım, Kırşehirliler. Bir; İnan'ın belediyesi Beyoğlu Belediyesi, Türkiye'nin en eski belediyesi. İstanbul 14'e bölünmüş, birincisi İnan'ın Beyoğlu Belediyesi. Adını Altıncı Daire koyuyorlar. Çünkü Paris'in en prestijli yeri Altıncı Saire diye, Altıncı Daire koyuyorlar. İnan'ın dedesi Beyoğlu Belediyesi'nde süpürgeci. Yıllarca Beyoğlu'nu süpüren bir emekçi. İnanın babası Beyoğlu Belediyesi'nde şoför. İnan Beyoğlu'nda dedesinin çöpçülük yaptığı, babasının şoförlük yaptığı Beyoğlu Belediyesi'nin garajında büyüyor. O imkanlarla okuyor. Kafaya koyuyor, partimizde ilçe başkanı oluyor. Yerel yönetimler yüksek lisansı yapıyor. Yıllar sonra bu belediyeyi AK Parti'den alıyor. Şimdi kafayı İnan'a takmışlar. Niye? Belediyede mecliste denge var. İki kişi taraf değiştirse ya da içeri atılmaya kalksa belediye AK Parti'ye geçecek.
"Bu dava Bahçeli'ye karşı meydan okumadır"
- Sırf oylarıyla alamadıkları Aydın'da yaptıkları gibi bir hile ve desiseyi bu sefer Beyoğlu'nda yargı eliyle yapmak için İnan'ımıza saldırdılar. Buradan Partinin Genel Başkanı olarak söylüyorum. Yapılan bu operasyon bir yandan barışımıza, birbirimize, kardeşliğimize, umudumuza yapılan saldırıdır. Bir yandan Sayın Bahçeli'nin 'Artık bu operasyonlar bitsin, hızla yargılamalar olsun. Türkiye'nin gündeminden bu davalar düşsün, Türkiye'yi meşgul etmesin' demesine karşı bir meydan okumadır. Bu dava Türkiye'nin birliğine, beraberliğine, İstanbul'un, Beyoğlu'nun iradesine, bu davadaki operasyon AK Toroslar çetesi eliyle Türkiye'nin huzuruna yapılmış bir operasyondur. Ve ilk günkü gibi, nasıl 149 gece önce biz 'Bu darbeye teslim olmayacağız' deyip, yedi gün-yedi gece Saraçhane'de nasıl dirsek, 149 gün sonra, beş ay sonra aynı kararlılık, aynı inançla Kırşehir Meydanı'ndan sesleniyorum ki: Arkadaşlarımız masumdur, AK Parti bükemediği bileği kırmaya çalışmaktadır. Tayyip Bey bu bilek Özgür Özel'in değil, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisinin bileğidir. Yıkamayacaksın, bükemeyeceksin. Kırsan bile bizi asla yenemeyeceksin. Ant olsun, ant olsun, ant olsun.
"AK Partilisi, MHP'lisi, bütün garibanlara sahip çıkmaya geliyoruz"
- Gençler diyor ki, 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz.' Biz 150 yıldır bu topraklarda aydınlanmayı, demokrasiyi, Meclis'i, seçimi, sandığı savunanlarız. Ama günü geldiğinde de bu ülkeyi en iyi savunanlarız. Biliyorsunuz işgal kuvvetleri geldi, dayandı. Birilerinin çok sevdikleri onlara kırmızı halı serdiler. Birileri Yıldız Sarayı'nın arka kapısından Yunan, İngiliz zırhlısına botla kaçıp gittiler. O işgal kuvvetleri geldiğinde Kartal İslim botunun ucundan bunlara bakıp yanındaki yaverine, 'Üzülme çocuk. Geldikleri gibi gidecekler' diyen Gazi'nin partisiyiz biz. Buradan Kırşehir'e sesleniyorum. Üzülmeyin, geldikleri gibi gidecekler. Geldikleri gibi gidecekler.
- Kırşehirliler, sakın ha sakın bu iktidarı gözünüzde büyütmeyin. Bunlar devletin içine çöreklenen bir avuç çeteden ibarettir. Tüm kötülükler bunların son çırpınışlarıdır. Rakibini hapse atan güçsüzdür. Acizdir. Korkaktır. Baskıyla ayakta kalmaya çalışanlar sadece otokratlardır. Ve demokratlar sandık için gün sayarken, otokratlar zulümlerinin son günlerini yaşarlar. O yüzden asla korkmayalım, asla teslim olmayalım. Biz hep birlikte yürüyeceğiz, hep birlikte başaracağız. Ağlayan anaların gözünün yaşını birlikte durduracağız. Aç karınları birlikte doyuracağız. Pazara gidemeyeni pazara biz çıkaracağız. Kasaba gidemeyeni, kasaba biz götüreceğiz. İşe giremeyeni, işe biz sokacağız. Bu zulümden canı yananın canı olacağız, bağrımıza basacağız. Kutuplaştıran Erdoğan'a inat; kucaklaşmaya, şeytanlaştıranlara inat kardeşleşmeye, bir Kırşehir'i bütün olarak kucaklamaya, AK Partilisi, MHP'lisi, bütün garibanlara sahip çıkmaya, bütün yoksulları yeniden güçlendirmeye, orta direği zenginleştirmeye, gençlerin yüzünü güldürmeye geliyoruz. 100 yıl sonra bir kez daha bu ülkeyi kurtarmaya geliyoruz.