Milli Eğitim Bakanlığı tarafından İstanbul'da düzenlenen Türkiye Yüzyılı Mesleki ve Teknik Eğitim Zirvesi sırasında MESEM (Mesleki Eğitim Merkezi) programını protesto ettikleri gerekçesiyle tutuklanan Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyesi 16 öğrenci, yaklaşık bir ay süren tutukluluklarının ardından tahliye edildi. Tahliyeler, kamuoyunda uzun süredir tartışılan MESEM uygulamaları ve çocuk işçiliği iddialarını yeniden gündemin merkezine taşıdı.
Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu önünde açıklama yapan tahliye edilen öğrencilerden Ilgaz Özer, yaşananların hukuki değil siyasi olduğunu vurgulayarak, tutuklamaların yalnızca kendileriyle sınırlı kalmaması için dayanışmanın büyütülmesi gerektiğini söyledi. Özer, cezaevinde kaldıkları süre boyunca kamuoyundan gelen destek sayesinde yalnız olmadıklarını hissettiklerini belirtti.
"Bizi bir an olsun yalnız bırakmayan, sesimize ses katan herkese binlerce kere teşekkür ediyoruz. Çok kalabalık olduğumuzu her an hissettik" diyen Özer, tutukluluk sürecinin nedenini açık sözlerle anlattı.
MESEM protestosu nedeniyle yaklaşık bir ay özgürlüklerinden mahrum bırakıldıklarını hatırlatan Özer, "Biz sadece 'çocuklar ölmesin, çocuklar iş cinayetlerinde katledilmesin' dediğimiz için tutuklandık. Bu kararın siyasi olduğunu tüm Türkiye biliyor" ifadelerini kullandı.
Özer, cezaevinde kaldıkları süre boyunca kendilerine gönderilen mektupların, verilen mücadelenin haklılığını gösterdiğini belirterek şunları söyledi:
"Çocuklar ölmesin demek tutukluluğu gerektiremez. Bu ülkede 'çocuklar ölmesin' diyenler bitmez. Bizim sesimizi sadece tutuklamalarla kesemeyeceklerini onlar da biliyor. İçerideyken onlarca öğrenciden, gençten, sıra arkadaşlarımızdan, annelerden, babalardan mektuplar aldık. Hepsi bu tutuklamaların haksız olduğunu biliyordu."
Özer, açıklamasının sonunda açık bir çağrıda bulundu:
"Bu tutuklamaları durdurmak istiyorsak, bizim gibi başka gençler, başka öğrenciler de tutuklanmasın istiyorsak bu dayanışmayı, bu birlikteliği büyütmeliyiz."
Öğrencilerin avukatlarından Özgür Urfa da cezaevi önünde yaptığı açıklamada sert ifadeler kullandı. Tutukluluk sürecini "23 günlük esirlik" olarak tanımlayan Urfa, MESEM'lerde yaşanan iş cinayetlerine dikkat çekti.
"İş cinayetlerinde ölen çocuklar için yapılan bir protesto bahane edilerek arkadaşlarımız tutuklandı. Onlarca çocuk MESEM'lerde çalışırken yaşamını yitirdi ama tek bir patron yargılanmadı. Tek bir patron cezaevine girmedi" diyen Urfa, yaşanan tabloyu adalet açısından kabul edilemez olarak niteledi.
Urfa, öğrencilerin tahliye edilmesini "adaletin yerini bulması" olarak görmediklerini vurgulayarak, mücadelenin devam edeceğini söyledi:
"Şimdi hak yerini buldu diyemeyiz. Ta ki o patronlar yargılanana kadar, ta ki sorumlular cezaevine girene kadar bu mücadele sürecek. MESEM'ler kapatılana, sorumluluğu bulunan patronlar ve başta Milli Eğitim Bakanı olmak üzere tüm yetkililer istifa edene kadar bu mücadeleden vazgeçmeyeceğiz."
Tahliyeler, MESEM programına yönelik uzun süredir devam eden eleştirileri yeniden gündeme taşıdı. Program kapsamında çalıştırılan öğrencilerin iş güvenliği, denetim eksikliği ve çocuk işçiliği iddiaları kamuoyunda tartışılırken, protestolar nedeniyle öğrencilerin tutuklanması tepkilere yol açmıştı.
Öğrenciler cezaevinden çıktı ancak MESEM tartışması bitmiş değil. Yapılan açıklamalar, hem hukuki süreçlerin hem de eğitim politikalarına ilişkin eleştirilerin önümüzdeki dönemde daha da sertleşeceğini gösteriyor.