Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, kaleme aldığı kapsamlı yazısında Türkiye'de ve dünyada sol siyasetin tarihsel dönüşümünü ele aldı. Uçum, sınıf temelli solun tarihsel olarak başarısız olduğunu savunurken, günümüzde solun "yurtsever, antiemperyalist ve toplum esaslı" bir çizgide tanımlanması gerektiğini ileri sürdü.
Uçum, yazısında sol siyasetin temel görevlerini güçlü sosyal politikalar, halk iradesine dayalı demokrasi ve terörle mücadele olarak sıraladı. Bu çerçevede, siyasi pratikler üzerinden yapılan bir değerlendirmede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti'nin sol politikalara en yakın uygulamaları hayata geçirdiğini iddia etti.
CHP'yi ise tarihsel olarak halktan kopuk, devletçi ve günümüzde yurtseverlikten uzak bir çizgide olmakla eleştiren Uçum, Türkiye'de gerçek anlamda güçlü bir sol siyasi hareket bulunmadığını öne sürdü.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum'un kaleme aldığı yazı şu ifadelerle başladı:
Son zamanlarda münfesih terör örgütünün kurucusu Öcalan'ın ve bazı mensuplarının da içinde olduğu bir sosyalizm ve sol tartışması ortaya çıktı. Bu tartışma için aslında genel sorulara ihtiyaç var. Bunun yerine ileri sürülen bazı jenerik tezler gerçek kabul ediliyor ve onlar üzerinden tartışılıyor. Bu da asıl sorunun dogmatik bir sol bakış açısı olduğunu gösteriyor.
Uçum, sol ve sağ kavramlarının Türkiye'ye yabancı olduğu yönündeki tartışmalara da değinerek, bu kavramların miadını doldurduğu iddialarına rağmen siyaset var oldukça solun da var olacağını ifade etti. Ardından temel soruyu sordu:
"Politik açıdan solun günümüzdeki karşılığı nedir?"
Uçum, 21. yüzyılda sınıf esaslı solculuğun gücünü yitirdiğini savunarak kapitalizmin son elli yıldaki dönüşümünün toplumsal yapıları kökten değiştirdiğini belirtti. Teknoloji, iletişim ve ulaşımdaki gelişmelerle küresel sermayenin belirleyici hale geldiğini vurguladı.
Klasik işçi sınıfı esaslı solun hiçbir zaman gerçek anlamda iktidar öznesi olamadığını savunan Uçum, bunun yerine toplum esaslı solculuğun ortaya çıktığını dile getirdi. Bu yeni solun üç ana mecra üzerinden şekillendiğini belirtti:
Bu çerçevede enternasyonel değil, yurtsever sol kimliğinin belirleyici hale geldiğini savundu.
Uçum, halk iradesini merkeze alan çok katmanlı bir demokrasi anlayışının sol siyasetin asli görevi olduğunu belirterek, 16 Nisan 2017 referandumu ile kabul edilen anayasa değişikliğini toplum esaslı sol bir değişim olarak nitelendirdi.
Devlet-sermaye ilişkilerinde ise Türkiye'nin sermaye devleti olmadığını, sermaye ile işbirliği yapan ama demokratik karar mekanizmasını koruyan bir devlet modeli sunduğunu savundu.
Yazıda ücretsiz sağlık, ücretsiz eğitim, gelir güvencesi, sosyal yardımlar, adil ücret ve sosyal güvenlik gibi politikaların solun temel görevleri olduğu vurgulandı. Uçum, Batı'da sosyal devletin gerilediğini, Türkiye'nin ise sosyal devlet niteliğini güçlendirdiğini ifade etti.
Antiemperyalizmi yurtsever solun temel karakteri olarak tanımlayan Uçum, Türkiye'nin coğrafi bütünlüğünü ve siyasi birliğini savunmanın solun asli görevi olduğunu yazdı.
Uçum, CHP'nin hiçbir zaman ne sınıf esaslı ne de toplum esaslı sol bir çizgide yer almadığını savunarak, partiyi halktan kopuk, devletçi ve günümüzde yurtseverlik karşıtı bir pozisyonda olmakla eleştirdi.
Kendini sol olarak tanımlayan birçok yapının emperyalizmin aparatı haline geldiğini ileri süren Uçum, liberal, neoliberal, batıcı ve foncu sol tanımlarını "sahte sol" olarak niteledi.
Yazının en dikkat çekici bölümünde Uçum, antiemperyalizm, yurtseverlik, darbe karşıtlığı, sosyal politikalar ve güçlü devlet anlayışı üzerinden yapılan bir değerlendirmede, siyasi niteleme açısından olmasa bile siyasi pratik bakımından sol ilkelere en yakın liderin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sol politikalara en yakın partinin ise AK Parti olduğunu ifade etti.
Uçum, Terörsüz Türkiye hedefini yurtsever solun vazgeçilmez unsuru olarak tanımladı ve yeni anayasa sürecine katkı sunmanın yurtsever sol demokratların tarihsel sorumluluğu olduğunu belirtti.